Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Erken seçim yaklaşırken…

Küresel çatışmaların üçüncü dünya savaşına doğru gitmesinin zaman aldığı bir dönemde, Asya ve Avrupa arasındaki en kritik köprü olan Türkiye’nin etrafı yeniden ateş çemberi ile çevriliyor. Bir kısım ulusal gazetecinin gündeme taşıdığı “erken seçim” tetikleyici bir “ara seçim” seçeneği Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in formülü değildir! Aksine uzun zamandır bu formül farklı saha analizleri ile değerlendirilmekte lakin CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yerel yönetimler ile arasındaki iletişim ve siyasi denge uçurumu nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi kendisini iktidara taşıma olasılığı taşıyan bir erken seçim çağrısını ısrarla reddetmektedir! CHP’nin erken seçim reddinin arkasında Milletvekillerinin 2 yıllık Türkiye Büyük Millet Meclisi görev sürelerinin yattığı herkesin malumu olmakla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi de ekonomik refah anlamında toplumsal beklentileri halen daha başarılı ile karşılayamamıştır. Bu şekli ile sürekli ifade ettiğim şekli ile 2025 yılı Kasım ayı ile 2026 yılı Kasım ayı aralığında veyahut her iki Kasım ayından birinde erken seçim olması mümkündür. Ortalaması 2026 Mart ile 2026 Haziran aylarını kapsayan bir “erken seçim” öncesi iddia edilen “ara seçim” formülü nasıl gerçekleştirilecektir? Hedef ve kurban şehirler hangileridir? Daha da önemlisi Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden birileri bu formülle Ekrem İmamoğlu’na “Cumhurbaşkanı Adayı” olarak yargılama sürecinde zaman kazandırmayı planlıyor olabilir mi? Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kalesi olarak bilinen Bursa’nın Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi adayı Mustafa Bozbey tarafından AK Partili seçmenlerin büyük çoğunluğunun sandığa gitmemesi sonucu el değiştirmek suretiyle CHP tarafından kazanıldı. AK Parti’nin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ki Meclis Üyeliği çoğunluğunu fırsata çevirerek Bursa Büyükşehir Belediye Başkanına hukuki hamleler gerçekleştirmesini teşvik eden süreç aslında iktidarın yine kendi kalesinde tuzağa çekilmesinden başka bir şey değil! Şöyle ki; AK Parti’nin kalesi Bursa, mevcut ve önceki dönemleri ile en fazla hukukçu milletvekili ve siyasinin bulunduğu Büyükşehir olarak biliniyor. AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın CHP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyetinde yanında kimler vardı? O gün Davut Gürkan’ın yanında tek bir hukukçu Milletvekili vardı, o kişi de dağ yöresinin güçlü isimlerinden Avukat Mustafa Yavuz idi. Ve yine AK Parti kurmayları arasında Davut Gürkan’ın yanında net bir poz veren ikinci hukukçu isim ise İl Başkan Vekili olarak da görev yapan Avukat Kamil Bayramiç oldu. Dağ yöresinin iki ismi hem de çok sayıda adayın yarıştığı DAĞDER seçimleri sürecinde AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın yanında hiç çekinmeden poz verdiler. Peki, diğer hukukçu Milletvekilleri ve siyasiler nerede idi? Davut Gürkan neden daha geniş kapsamlı bir hukukçu siyasi ile bu süreci yönetmedi? Ve daha önemlisi bu süreç neden çok kısa sürede gündemden düştü? Ve yine bazı yerel gazetecilerin işaret ettikleri iktidar içerisindeki siyasi güç dengelerini hiç düşündünüz mü? Cumhuriyet Halk Partisi’nin son genel ve yerel seçimlerde artı değer de Milletvekili ve Büyükşehir ile Belediye Başkanı kazandığı şehirleri hatırlayalım mı? 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın 12 Milletvekili kazandığı Bursa’da, 2024 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Osmangazi Belediyesi, Mustafakemalpaşa Belediyesi, Yenişehir Belediyesi, Karacabey Belediyesi kaybedildi! Yenişehir ve Karacabey Belediyeleri her ne kadar yakın zamanda AK Parti’ye geçmiş olsalar bile aynı Başkanların aday gösterilmesi halinde olası bir seçimi AK Parti’nin kazanma şansı yok! Ve yine AK Parti içerisinde herhangi bir şekilde “Milletvekili” veya “Belediye Başkanı” adayı olarak sahaya inen hiç kimse de yok! Benzer durum tüm siyasi partiler ve şehirler için ağırlıklı olarak geçerli elbette… İstanbul başta olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa Büyükşehir Belediyeleri Cumhuriyet Halk Partisi’nin kalesi konumuna geldi. Ve yine CHP, 2024 yerel seçimlerinde 14 Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 19’unun ikamet ettiği İstanbul’u kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazandığı Bursa gibi Büyükşehir Belediyeleri’nde Milletvekili istifaları gerçekleşmesi halinde gerçekleşecek genel seçimlerden iktidar yerine muhalefetin sandıktan çıkması mevcut ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle mümkün diyebilir miyiz? Bu olasılık ışığında CHP; Kars ve Ardahan gibi sınır şehirlerden değil aksine Bursa, Trabzon, Adana, Ankara, İstanbul, İzmir, Aydın, Kayseri, Balıkesir, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Manisa, Antalya büyük şehirlerinde CHP Milletvekillerinin istifası ile bölgesel genel seçimleri zorunlu kılar mı? Ve yine Konya gibi Mardin gibi Şanlıurfa gibi Cumhuriyet Halk Partisi ötesinde Yeniden Refah Partisi gibi tabanı güçlü siyasi partilerin seçim atakları ve güçlü Milletvekili listeleri çıkarması ve kendi Milletvekillerini de istifa ettirme girişimlerini süreç içerisinde uzak görmemeliyiz. Bu şekli ile Gelecek Partisi, Deva Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi gibi siyasi partilerinde olası bir ara seçim merkezli bölgesel seçim sürecini tetikleyecek hamleler yapma girişimini çok uzak ve anlamsız görmüyorum… Değerli okurlarım; asıl olan mesele “erken seçim” veyahut “ara seçim” hususu değildir! Asıl mesele şudur ki; Cumhur İttifakı süreci olası genel seçimlerde AK Parti ve MHP başta olmak üzere ittifak partileri aynı çatı altında seçimlere girmeye istekli midir? Partilerin ittifak veyahut ayrı birer parti olarak girmesinin artı ve eksi sonuçları nelerdir? Olası “ara seçim” hamlesi “Cumhurbaşkanı seçimi” sürecine dönüşür mü? Cumhurbaşkanı seçilmeyecek ise partilerin olası ara seçimde ittifak olmasının sandık yansıması açısından mantıklı bir anlamı var mıdır? Erken seçimi tetikleyici “ara seçim” hamlesinin İstanbul, Bursa, Ankara, Adana, Erzurum, Trabzon, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır, Şanlıurfa, Antalya, Adıyaman gibi şehirlerde güçlü değişimler ile sonuçlanması neler getirir? Olası ara seçim sonuçlarında muhalefetin güç kazanması, “Cumhurbaşkanı” seçimlerinin gerçekleşmesi için gerekli toplumsal çağrıyı tetikler mi? Veya bir başka şekilde ifade edecek olursak eğer acaba muhalefet; Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu, yasamanın yani Türkiye Büyük Millet Meclisi ağırlığının ise CHP ve diğer partilerden oluştuğu bir demokrasi ve özgürlükler süreci mi istiyor? Ya da küresel oyun kurucuların hedefinde bu olasılık var mı? Ankara’da uzun zamandır konuşulan konularda birisi de şudur ki; iktidar kanadına dair yapılan saha analizleri ve anket çalışmaları ile sosyal araştırmalarda, AK Parti’nin gücünün toplum nezdinde azaldığı hususudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti olmadan yola devam ettirilmesini hedefleyenler ile AK Parti içerisinden yeni bir Cumhurbaşkanı Adayı çıkarmak isteyenler aynı kutbun farklı kimlikleri veyahut karakterleri olabilir mi? Toplumca malum olduğu şekli ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olmadığı bir AK Parti’nin oy oranı bu kadar yüksek olmayacaktır. Peki, iktidar nasıl bir seçim yolculuğu planlamaktadır? Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın doğrulamadığı ancak kuruma bağlı tüm dinamiklerin yakın zamanda çıkacağını ifade ettikleri “Mali Genel AF” veyahut “Vergi ve Kamu Alacakları Borç Yapılandırması” bu süreç öncesi bir hazırlık mı? “Adli” ve “İdari” süreçleri kapsayan “Genel AF” veyahut “İnfaz Düzenlemesi” sosyoekonomik dengenin yeniden kurulabilmesi adına bir fırsatlar bütünü olduğu kadar bir “erken seçim” hazırlığı mı? Tüm bu soruların karmaşasında başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giden Milletvekillerinin sessizliğinde süreçleri analiz etmeye çalışıyoruz. Son dönemde iktidar kadar muhalefet Milletvekilleri de sokaklardan el çekmiş durumdalar… Cumhuriyet Halk Partisi’nin Konya gibi Büyükşehirlerde gerçekleştirdiği dev mitingler ister taşıma olsun ister bulunduğu şehrin teveccühü olsun iktidarı rahatsız edecek kitleler olarak karşımıza çıkıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’da Haziran ayı çıkmadan böylesine güçlü bir kalabalık ile dev bir miting gerçekleştirir mi? Tüm bu detaylar içerisinde gözler yine geç kalmış kabine sürecine çevriliyor değerli okurlarım. Her ne kadar birçok Bakan çok iyi çalıştığını ifade ediyor olsa bile Bursa 6,2 şiddetinde deprem ile sarsıldı ama Ankara’dan ne gelen var ne de bir çözüm olacağını ifade eden… Görünen köyün adı “erken seçim” ama köyün muhtarı kim olur diye sorarsanız işte o zaman bende derim ki; köyde ikamet eden ama kasabada dükkânı olan esnaf, köyde ikamet edip hayvan bakan ve aynı zamanda kasabada çalışan işçiye kulak verin. Olası seçimlerde son sözü iş dünyası değil, esnaf ve işçiler söyleyecek. Demedi demeyin! Gaza gelmeyin! Unutmayın Bursa’yı iktidarın AK taşlarının kibirli duruşları, Cumhuriyet Halk Partisi’ne kazandırdı! Gayrı bundan sonrasını büyükler bilir diyerek hayırlı pazarlar diliyorum…
Ekleme Tarihi: 04 May 2025 - Sunday
Ömer Küçükkaya

Erken seçim yaklaşırken…

Küresel çatışmaların üçüncü dünya savaşına doğru gitmesinin zaman aldığı bir dönemde, Asya ve Avrupa arasındaki en kritik köprü olan Türkiye’nin etrafı yeniden ateş çemberi ile çevriliyor. Bir kısım ulusal gazetecinin gündeme taşıdığı “erken seçim” tetikleyici bir “ara seçim” seçeneği Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in formülü değildir! Aksine uzun zamandır bu formül farklı saha analizleri ile değerlendirilmekte lakin CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yerel yönetimler ile arasındaki iletişim ve siyasi denge uçurumu nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi kendisini iktidara taşıma olasılığı taşıyan bir erken seçim çağrısını ısrarla reddetmektedir! CHP’nin erken seçim reddinin arkasında Milletvekillerinin 2 yıllık Türkiye Büyük Millet Meclisi görev sürelerinin yattığı herkesin malumu olmakla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi de ekonomik refah anlamında toplumsal beklentileri halen daha başarılı ile karşılayamamıştır. Bu şekli ile sürekli ifade ettiğim şekli ile 2025 yılı Kasım ayı ile 2026 yılı Kasım ayı aralığında veyahut her iki Kasım ayından birinde erken seçim olması mümkündür. Ortalaması 2026 Mart ile 2026 Haziran aylarını kapsayan bir “erken seçim” öncesi iddia edilen “ara seçim” formülü nasıl gerçekleştirilecektir? Hedef ve kurban şehirler hangileridir? Daha da önemlisi Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden birileri bu formülle Ekrem İmamoğlu’na “Cumhurbaşkanı Adayı” olarak yargılama sürecinde zaman kazandırmayı planlıyor olabilir mi?

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kalesi olarak bilinen Bursa’nın Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi adayı Mustafa Bozbey tarafından AK Partili seçmenlerin büyük çoğunluğunun sandığa gitmemesi sonucu el değiştirmek suretiyle CHP tarafından kazanıldı. AK Parti’nin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ki Meclis Üyeliği çoğunluğunu fırsata çevirerek Bursa Büyükşehir Belediye Başkanına hukuki hamleler gerçekleştirmesini teşvik eden süreç aslında iktidarın yine kendi kalesinde tuzağa çekilmesinden başka bir şey değil!

Şöyle ki; AK Parti’nin kalesi Bursa, mevcut ve önceki dönemleri ile en fazla hukukçu milletvekili ve siyasinin bulunduğu Büyükşehir olarak biliniyor. AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın CHP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyetinde yanında kimler vardı? O gün Davut Gürkan’ın yanında tek bir hukukçu Milletvekili vardı, o kişi de dağ yöresinin güçlü isimlerinden Avukat Mustafa Yavuz idi. Ve yine AK Parti kurmayları arasında Davut Gürkan’ın yanında net bir poz veren ikinci hukukçu isim ise İl Başkan Vekili olarak da görev yapan Avukat Kamil Bayramiç oldu. Dağ yöresinin iki ismi hem de çok sayıda adayın yarıştığı DAĞDER seçimleri sürecinde AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın yanında hiç çekinmeden poz verdiler. Peki, diğer hukukçu Milletvekilleri ve siyasiler nerede idi? Davut Gürkan neden daha geniş kapsamlı bir hukukçu siyasi ile bu süreci yönetmedi? Ve daha önemlisi bu süreç neden çok kısa sürede gündemden düştü? Ve yine bazı yerel gazetecilerin işaret ettikleri iktidar içerisindeki siyasi güç dengelerini hiç düşündünüz mü?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin son genel ve yerel seçimlerde artı değer de Milletvekili ve Büyükşehir ile Belediye Başkanı kazandığı şehirleri hatırlayalım mı? 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın 12 Milletvekili kazandığı Bursa’da, 2024 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Osmangazi Belediyesi, Mustafakemalpaşa Belediyesi, Yenişehir Belediyesi, Karacabey Belediyesi kaybedildi! Yenişehir ve Karacabey Belediyeleri her ne kadar yakın zamanda AK Parti’ye geçmiş olsalar bile aynı Başkanların aday gösterilmesi halinde olası bir seçimi AK Parti’nin kazanma şansı yok! Ve yine AK Parti içerisinde herhangi bir şekilde “Milletvekili” veya “Belediye Başkanı” adayı olarak sahaya inen hiç kimse de yok! Benzer durum tüm siyasi partiler ve şehirler için ağırlıklı olarak geçerli elbette…

İstanbul başta olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa Büyükşehir Belediyeleri Cumhuriyet Halk Partisi’nin kalesi konumuna geldi. Ve yine CHP, 2024 yerel seçimlerinde 14 Büyükşehir Belediyesi ile birlikte Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 19’unun ikamet ettiği İstanbul’u kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazandığı Bursa gibi Büyükşehir Belediyeleri’nde Milletvekili istifaları gerçekleşmesi halinde gerçekleşecek genel seçimlerden iktidar yerine muhalefetin sandıktan çıkması mevcut ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle mümkün diyebilir miyiz? Bu olasılık ışığında CHP; Kars ve Ardahan gibi sınır şehirlerden değil aksine Bursa, Trabzon, Adana, Ankara, İstanbul, İzmir, Aydın, Kayseri, Balıkesir, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Manisa, Antalya büyük şehirlerinde CHP Milletvekillerinin istifası ile bölgesel genel seçimleri zorunlu kılar mı? Ve yine Konya gibi Mardin gibi Şanlıurfa gibi Cumhuriyet Halk Partisi ötesinde Yeniden Refah Partisi gibi tabanı güçlü siyasi partilerin seçim atakları ve güçlü Milletvekili listeleri çıkarması ve kendi Milletvekillerini de istifa ettirme girişimlerini süreç içerisinde uzak görmemeliyiz. Bu şekli ile Gelecek Partisi, Deva Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi gibi siyasi partilerinde olası bir ara seçim merkezli bölgesel seçim sürecini tetikleyecek hamleler yapma girişimini çok uzak ve anlamsız görmüyorum…

Değerli okurlarım; asıl olan mesele “erken seçim” veyahut “ara seçim” hususu değildir! Asıl mesele şudur ki; Cumhur İttifakı süreci olası genel seçimlerde AK Parti ve MHP başta olmak üzere ittifak partileri aynı çatı altında seçimlere girmeye istekli midir? Partilerin ittifak veyahut ayrı birer parti olarak girmesinin artı ve eksi sonuçları nelerdir? Olası “ara seçim” hamlesi “Cumhurbaşkanı seçimi” sürecine dönüşür mü? Cumhurbaşkanı seçilmeyecek ise partilerin olası ara seçimde ittifak olmasının sandık yansıması açısından mantıklı bir anlamı var mıdır?

Erken seçimi tetikleyici “ara seçim” hamlesinin İstanbul, Bursa, Ankara, Adana, Erzurum, Trabzon, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır, Şanlıurfa, Antalya, Adıyaman gibi şehirlerde güçlü değişimler ile sonuçlanması neler getirir? Olası ara seçim sonuçlarında muhalefetin güç kazanması, “Cumhurbaşkanı” seçimlerinin gerçekleşmesi için gerekli toplumsal çağrıyı tetikler mi?

Veya bir başka şekilde ifade edecek olursak eğer acaba muhalefet; Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu, yasamanın yani Türkiye Büyük Millet Meclisi ağırlığının ise CHP ve diğer partilerden oluştuğu bir demokrasi ve özgürlükler süreci mi istiyor? Ya da küresel oyun kurucuların hedefinde bu olasılık var mı?

Ankara’da uzun zamandır konuşulan konularda birisi de şudur ki; iktidar kanadına dair yapılan saha analizleri ve anket çalışmaları ile sosyal araştırmalarda, AK Parti’nin gücünün toplum nezdinde azaldığı hususudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti olmadan yola devam ettirilmesini hedefleyenler ile AK Parti içerisinden yeni bir Cumhurbaşkanı Adayı çıkarmak isteyenler aynı kutbun farklı kimlikleri veyahut karakterleri olabilir mi? Toplumca malum olduğu şekli ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olmadığı bir AK Parti’nin oy oranı bu kadar yüksek olmayacaktır. Peki, iktidar nasıl bir seçim yolculuğu planlamaktadır?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın doğrulamadığı ancak kuruma bağlı tüm dinamiklerin yakın zamanda çıkacağını ifade ettikleri “Mali Genel AF” veyahut “Vergi ve Kamu Alacakları Borç Yapılandırması” bu süreç öncesi bir hazırlık mı? “Adli” ve “İdari” süreçleri kapsayan “Genel AF” veyahut “İnfaz Düzenlemesi” sosyoekonomik dengenin yeniden kurulabilmesi adına bir fırsatlar bütünü olduğu kadar bir “erken seçim” hazırlığı mı? Tüm bu soruların karmaşasında başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giden Milletvekillerinin sessizliğinde süreçleri analiz etmeye çalışıyoruz. Son dönemde iktidar kadar muhalefet Milletvekilleri de sokaklardan el çekmiş durumdalar…

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Konya gibi Büyükşehirlerde gerçekleştirdiği dev mitingler ister taşıma olsun ister bulunduğu şehrin teveccühü olsun iktidarı rahatsız edecek kitleler olarak karşımıza çıkıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’da Haziran ayı çıkmadan böylesine güçlü bir kalabalık ile dev bir miting gerçekleştirir mi? Tüm bu detaylar içerisinde gözler yine geç kalmış kabine sürecine çevriliyor değerli okurlarım. Her ne kadar birçok Bakan çok iyi çalıştığını ifade ediyor olsa bile Bursa 6,2 şiddetinde deprem ile sarsıldı ama Ankara’dan ne gelen var ne de bir çözüm olacağını ifade eden…

Görünen köyün adı “erken seçim” ama köyün muhtarı kim olur diye sorarsanız işte o zaman bende derim ki; köyde ikamet eden ama kasabada dükkânı olan esnaf, köyde ikamet edip hayvan bakan ve aynı zamanda kasabada çalışan işçiye kulak verin. Olası seçimlerde son sözü iş dünyası değil, esnaf ve işçiler söyleyecek. Demedi demeyin! Gaza gelmeyin! Unutmayın Bursa’yı iktidarın AK taşlarının kibirli duruşları, Cumhuriyet Halk Partisi’ne kazandırdı! Gayrı bundan sonrasını büyükler bilir diyerek hayırlı pazarlar diliyorum…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.