Zehra Eşer
Köşe Yazarı
Zehra Eşer
 

Ders çalışmak neden ertelenir?

Her öğrencinin hayatında en az bir kez yaşadığı, çoğu zaman da kronikleşen bir durum vardır: “başlayamamak”. Kitap açılmaz, masa başına oturulmaz, plan yapılır ama uygulamaya geçilemez. Bu durum çoğu zaman “tembellik” olarak etiketlenir. Oysa ders çalışmayı sürekli ertelemek, basit bir isteksizlikten çok daha fazlasıdır. Bu davranışın arkasında psikolojik, duygusal ve çevresel pek çok neden yatabilir.Öncelikle, erteleme davranışı çoğu zaman mükemmeliyetçilikten kaynaklanır. Evet, kulağa paradoksal gelebilir ama birçok öğrenci “ya yeterince iyi yapamazsam” korkusuyla başlamayı erteler. Çünkü başladığında başarısız olma ihtimaliyle yüzleşmekten çekinir. Bir diğer neden ise hedef belirsizliğidir. Öğrenci, ne için çalıştığını net olarak bilmediğinde, ders çalışmak soyut ve anlamsız bir çabaya dönüşür. Bu da motivasyonu düşürür. Zaman yönetimi becerisinin eksikliği de ertelemenin önemli nedenlerinden biridir. “Daha çok zamanım var” düşüncesiyle yapılan küçük ertelemeler, zamanla büyük birikimlere dönüşür ve öğrenciyi sürekli son dakikacı yapar. Bazı öğrencilerde ise ertelemenin altında sınav kaygısı ve özgüven eksikliği gibi duygusal yükler yatar. “Yapamam” düşüncesi, öğrenciyi çalışmaya başlamaktan alıkoyar. Ayrıca günümüzde sosyal medya, oyunlar ve diğer dijital dikkat dağıtıcılar da öğrencileri anlık keyiflere yönlendirerek çalışma isteğini baskılar. Ders çalışmak, uzun vadeli bir yatırım gibi görünürken, telefon bildirimleri anlık mutluluklar sunar. Bu da “şimdi değil, birazdan” cümlesinin gün içinde defalarca tekrar edilmesine neden olur. Peki bu erteleme döngüsü nasıl kırılır? Öncelikle büyük ve iddialı hedefler yerine küçük ve uygulanabilir başlangıçlar yapılmalıdır. “Bugün beş saat çalışacağım” demek yerine “şimdilik 20 dakikalık bir okuma yapayım” demek, öğrencinin işe başlamasını kolaylaştırır. Net hedefler belirlemek, motivasyonu artırır. “Başarılı olmak istiyorum” yerine “şu bölümü kazanmak istiyorum” demek çok daha odaklayıcıdır. Zamanı görselleştirmek ve günün planını gözle görülür hale getirmek de etkili yöntemlerdendir. Ancak belki de en önemlisi, öğrencinin kendi duygularının farkına varmasıdır. Ertelemenin arkasındaki kaygıyı, korkuyu ya da bıkkınlığı fark etmek, onunla mücadele etmenin ilk adımıdır.Bu noktada eğitim koçluğu devreye girer. Eğitim koçları yalnızca akademik takibi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda öğrencinin alışkanlıklarını, düşünce kalıplarını ve motivasyon kaynaklarını analiz ederek ona özel bir yol haritası çıkarır. Koçluk sürecinde hedefler belirlenir, zaman yönetimi becerileri geliştirilir ve erteleme davranışı farkındalıkla dönüştürülür. Öğrenci, baskı görmeden ama aynı zamanda bahanelerin arkasına da sığınmadan, kendi sorumluluğunu almayı öğrenir. Bu süreçte eğitim koçu, öğrencinin elinden tutan ama onu taşımayan bir rehber gibidir. Gerekli yönlendirmeleri yapar ama karar verme ve uygulama sürecini öğrenciye bırakır. Böylece davranış değişikliği kalıcı hâle gelir. Sonuç olarak ders çalışmayı sürekli erteleyen bir öğrenci, çoğu zaman tembel değil; yönünü, sistemini ya da motivasyonunu kaybetmiş bir gençtir. Doğru bir rehberlik ve istikrarlı adımlarla bu döngü kırılabilir. Unutmayalım, ertelemek bir alışkanlıktır; tıpkı çalışmak gibi, değiştirilebilir.
Ekleme Tarihi: 21 Temmuz 2025 -Pazartesi
Zehra Eşer

Ders çalışmak neden ertelenir?

Her öğrencinin hayatında en az bir kez yaşadığı, çoğu zaman da kronikleşen bir durum vardır: “başlayamamak”. Kitap açılmaz, masa başına oturulmaz, plan yapılır ama uygulamaya geçilemez. Bu durum çoğu zaman “tembellik” olarak etiketlenir. Oysa ders çalışmayı sürekli ertelemek, basit bir isteksizlikten çok daha fazlasıdır. Bu davranışın arkasında psikolojik, duygusal ve çevresel pek çok neden yatabilir.Öncelikle, erteleme davranışı çoğu zaman mükemmeliyetçilikten kaynaklanır.

Evet, kulağa paradoksal gelebilir ama birçok öğrenci “ya yeterince iyi yapamazsam” korkusuyla başlamayı erteler. Çünkü başladığında başarısız olma ihtimaliyle yüzleşmekten çekinir. Bir diğer neden ise hedef belirsizliğidir. Öğrenci, ne için çalıştığını net olarak bilmediğinde, ders çalışmak soyut ve anlamsız bir çabaya dönüşür. Bu da motivasyonu düşürür. Zaman yönetimi becerisinin eksikliği de ertelemenin önemli nedenlerinden biridir. “Daha çok zamanım var” düşüncesiyle yapılan küçük ertelemeler, zamanla büyük birikimlere dönüşür ve öğrenciyi sürekli son dakikacı yapar.

Bazı öğrencilerde ise ertelemenin altında sınav kaygısı ve özgüven eksikliği gibi duygusal yükler yatar. “Yapamam” düşüncesi, öğrenciyi çalışmaya başlamaktan alıkoyar. Ayrıca günümüzde sosyal medya, oyunlar ve diğer dijital dikkat dağıtıcılar da öğrencileri anlık keyiflere yönlendirerek çalışma isteğini baskılar. Ders çalışmak, uzun vadeli bir yatırım gibi görünürken, telefon bildirimleri anlık mutluluklar sunar. Bu da “şimdi değil, birazdan” cümlesinin gün içinde defalarca tekrar edilmesine neden olur.

Peki bu erteleme döngüsü nasıl kırılır? Öncelikle büyük ve iddialı hedefler yerine küçük ve uygulanabilir başlangıçlar yapılmalıdır. “Bugün beş saat çalışacağım” demek yerine “şimdilik 20 dakikalık bir okuma yapayım” demek, öğrencinin işe başlamasını kolaylaştırır. Net hedefler belirlemek, motivasyonu artırır. “Başarılı olmak istiyorum” yerine “şu bölümü kazanmak istiyorum” demek çok daha odaklayıcıdır. Zamanı görselleştirmek ve günün planını gözle görülür hale getirmek de etkili yöntemlerdendir. Ancak belki de en önemlisi, öğrencinin kendi duygularının farkına varmasıdır. Ertelemenin arkasındaki kaygıyı, korkuyu ya da bıkkınlığı fark etmek, onunla mücadele etmenin ilk adımıdır.Bu noktada eğitim koçluğu devreye girer. Eğitim koçları yalnızca akademik takibi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda öğrencinin alışkanlıklarını, düşünce kalıplarını ve motivasyon kaynaklarını analiz ederek ona özel bir yol haritası çıkarır. Koçluk sürecinde hedefler belirlenir, zaman yönetimi becerileri geliştirilir ve erteleme davranışı farkındalıkla dönüştürülür. Öğrenci, baskı görmeden ama aynı zamanda bahanelerin arkasına da sığınmadan, kendi sorumluluğunu almayı öğrenir. Bu süreçte eğitim koçu, öğrencinin elinden tutan ama onu taşımayan bir rehber gibidir. Gerekli yönlendirmeleri yapar ama karar verme ve uygulama sürecini öğrenciye bırakır. Böylece davranış değişikliği kalıcı hâle gelir.

Sonuç olarak ders çalışmayı sürekli erteleyen bir öğrenci, çoğu zaman tembel değil; yönünü, sistemini ya da motivasyonunu kaybetmiş bir gençtir. Doğru bir rehberlik ve istikrarlı adımlarla bu döngü kırılabilir. Unutmayalım, ertelemek bir alışkanlıktır; tıpkı çalışmak gibi, değiştirilebilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.