Yıldırım Belediyesi
Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Gazoz olma! Efsane ol...

Gün, dünden bellidir der eskiler. Öyle ki, FETÖ'nün en zirvede olduğu günlerde kimlerin, kimlerin yanında olduğunu, kimlerin kimlerle beraber olduğunu iyi bilenlerdeniz. Atatürk Stadyumu'nda gerçekleşen sözde Türkçe Olimpiyatları'na gitmem için ısrarcı olanların, aslında birilerinin şerrinden beni muhafaza etmeye çalıştıklarını da... Geçtiğimiz günlerde eskilerden bir büyüğümüz bir sual etti. Allah, peygamber hakkı için kalben cevap ver; "FETÖ dönemimi daha iyiydi yoksa bugünler mi?"   Tam üç kez bu suali tekrarladı. Tam cevap verecektim, dördüncü defa sorunca lafını yarıda kestim. Ve dedim ki, "bilirsiniz FETÖ'nün en büyük zulümlerine maruz kalmış birisiyim. Ve halen daha FETÖ bana zulüm ediyor. Ve yine Ak Parti dönemlerinin tamamında çok sıkıntılar çektim ve çekiyorum. En büyük hizmet bildiğim Devlet görevimizden resmen FETÖ eli ile o dönemde iktidardaki yöneticiler bizi attılar. Hoş, devlete hizmet etmenin resmiyeti veyahut gayriresmiyeti olmaz. Biz, her daim Allah'a kul devlete hizmetkarız. Lakin, elbette bu dönem yaşananlar benimde çok zoruma gidiyor. Harput döneminde olanlar ile bugünlere baktığımızda dün onun yanında olanlar bugün Vali beye yaranma telaşında! Ve yine dünde bugünde Erdoğan diyenlere ciddi bir zulüm ve engelleme var. FETÖ bugün, o günden daha fazla güçlü. Neredeyse Bursa'daki tüm belediyeleri FETÖ yönetiyor. Ve hatta FETÖCÜ yöneteci sayısı çoğu kurumda, Ankara dahil yükselişte! Gördüğüm nokta da Erdoğan için yolun sonu diyebileceğimiz bir süreç ile karşı karşıyayız. Çünkü, işler birbirine karıştı. Sokakta ağlayan anaları görmeyen kadın kolları, gazetecilerin sözlerini talimatla mahkemelere taşımaya başladı! İşte bu siyasi kalkışmaların Erdoğan ve Ak Parti'ye zararı çok büyük. Bunu FETÖ bile başaramadı. Ve yine FETÖ döneminde liyakat vardı. Bugün bu oran yüzde 30 seviyelerinde. Milletvekilleri öyle yada böyle uyum içerisinde idi. Bugün bunu hiç bir parti de göremiyoruz. Bürokrasi'de kavga ederdik ama küslük ve kibir yoktu. Bugün Ak Parti'nin bir numarasının bile küslüğünden, kibrinden Bursa yaka silkiyor! Dün FETÖCÜ dediğimiz Başsavcı ile bile kavga edip restleşirken, yüzyüze idik. Bugün her oyun ayak oyunu ve belden aşağı. Dün Erdoğan'ı sevenlere ve FETÖ'yü sevenlere kendi taraftarları arasında bir saygı vardı. Bugün taraflar arasını geçtim, taraftarlar arasında bile sevgi ve saygı kalmadı. Ahlak ve maneviyat kılavuzu yırtılmış durumda. Adalet tesis edilemezken, güvenlik güçlerine verilen siyasi sözler ötelendi, unutuldu. Hasılı, dün bugünden daha iyi değildi. Ama yarın daha da kötü olacağa benziyor. Velev ki; Akdeniz ve Ege'yi geçtim, içimizde ki hırs savaşı memleket için ateşten gömlek..."   ***   Başlıktan yola çıkacak olursak eğer, Bursa'da gazoz olmak ile efsane olmak arasında ince bir çizgi vardır. Bilirsiniz, bu "gazoz olma efsane ol sözü" Uludağ içeçeklerinin marka sözüdür. Bugün Bursa'da birileri hadsizce Vali Yakup Canbolat'a saldırıyor. Neymiş efendim, "vatandaş kendini yakmak istedi." Hem de 1 karış sakalı ile... Bilenler bilir, ilim ulema işine pek girmeyi sevmem. Ama öyle susunca, bizi dinsiz imansız yad edenlerinde sayısı epey fazla oluyor!   İntihar eden vatandaşın elbette bir çıkmaza girdiği aşikar. Ama bugün bunu siz sosyal medya malzemesi yaparsanız, medyada şu saatte intihar edecek diye haberleştirirseniz, bu işi hak aramanın ötesinde şov sürecine dönüştürürseniz herkes kendini yakar. Önceki gece Davutoğlu hareketinden birine de benzer bir cümle kurdum. Ben olsam gider falan yerden atardım kendimi diye! Amaç intihar mı? Amaç hak aramak mı? Amaç şov mu? İşte tamda burada Diyanet İşleri'nin tükenmişliğine, cemaat yapılarının ve İslam'ın geldiği süreçlere değinmek lazım ya! Her neyse...   Sonuç itibariyle; intihar, Allah'ın emrini ve varlığını açıkça reddetmek değil mi? Ona karşı gelmek değil mi? O'nun verdiği canı O'na rağmen almak değil mi?   Allah'tan korkan devletine hizmetkar olur. Bizde çok zulümler gördük, görüyoruz. Ne diyoruz. Hakkımızı helal etmiyoruz. En tepeden, en aşağıya! Lakin, yine de Cenabı Allah devletimizi ve milletimizi ıslah etsin. Devletimizi yönetenlerimizi milletimizden seçsin. Ve milletimizi de hak yola revan eylesin diye her daim dua ediyoruz. Sonuç itibariyle, Cenabı Allah diyor ki; hak ettiğiniz gibi yönetilirsiniz.   Vali Yakup Canbolat'a saldırılar geldiği günden beri bitmedi. Oysa ona koltuğu devreden Vali İzzettin Küçük'ün, Canbolat lehine bizim kulağımıza veda gününde söylediği sözler halen kulağımızda. Ve yine Vali Münir Karaloğlu'nun görev sürecinde neredeyse tam zamanlı bir mesaimiz vardı. Her daim sahalarda olan Vali Karaloğlu ile zor dönemlerde dengeleri gözeten Vali Küçük bile yaranamadı bu kente. Vali Canbolat ise, en zoru başarıyor. Başsız bir kenti yönetiyor. Evet, Bursa siyaseten başı olmayan bir kent. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile kabinesine kimseleri almadı Bursa'dan! Neden alsın ki? Kimi alsa diğeri çemkiriyor. Kim gelse, öncekine kibir taslıyor. Oysa, Bursa böyle bir kent miydi? Şimdi yeşili yok, devletin gözünün içine bakan insanı yok...   Hasılı Bursa, Su'dan ibarettir. Ama birileri Bursa'yı Sudan ile karıştırmış olacak ki, Valilik önünde şov yapmış. İşin, kanunu veyahut hukuki boyutlarını bir yere koymak lazım. Öyle ki, işin içine benzin karıştı. Olay şova dönüştü! Ancak bir sorun var ise; ve bu sorun insan hakları mağduriyeti yaratmışsa, işte o vakit bu konunun ilk muhatabı siyasilerdir. Devlet değil!   Sözü uzatmaya pek gerek yok. Birilerinin Bursa Valisi Yakup Canbolat üzerinden İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar'a yürümelerini hasılı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı ters düz etme niyetlerini çok iyi gördüğümüz gibi, Vali bey döneminde sağlanan devlet otoritesine de sinsice baş kaldırdıklarını da görüyoruz.   Hasılı Bursa, Su'dan ibarettir. Bir bakmışsınız sel olmuş, akmış birileri kanalizasyonlara...
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2020 - Cuma

Gazoz olma! Efsane ol...

Gün, dünden bellidir der eskiler. Öyle ki, FETÖ'nün en zirvede olduğu günlerde kimlerin, kimlerin yanında olduğunu, kimlerin kimlerle beraber olduğunu iyi bilenlerdeniz. Atatürk Stadyumu'nda gerçekleşen sözde Türkçe Olimpiyatları'na gitmem için ısrarcı olanların, aslında birilerinin şerrinden beni muhafaza etmeye çalıştıklarını da... Geçtiğimiz günlerde eskilerden bir büyüğümüz bir sual etti. Allah, peygamber hakkı için kalben cevap ver; "FETÖ dönemimi daha iyiydi yoksa bugünler mi?"

 

Tam üç kez bu suali tekrarladı. Tam cevap verecektim, dördüncü defa sorunca lafını yarıda kestim. Ve dedim ki, "bilirsiniz FETÖ'nün en büyük zulümlerine maruz kalmış birisiyim. Ve halen daha FETÖ bana zulüm ediyor. Ve yine Ak Parti dönemlerinin tamamında çok sıkıntılar çektim ve çekiyorum. En büyük hizmet bildiğim Devlet görevimizden resmen FETÖ eli ile o dönemde iktidardaki yöneticiler bizi attılar. Hoş, devlete hizmet etmenin resmiyeti veyahut gayriresmiyeti olmaz. Biz, her daim Allah'a kul devlete hizmetkarız. Lakin, elbette bu dönem yaşananlar benimde çok zoruma gidiyor. Harput döneminde olanlar ile bugünlere baktığımızda dün onun yanında olanlar bugün Vali beye yaranma telaşında! Ve yine dünde bugünde Erdoğan diyenlere ciddi bir zulüm ve engelleme var. FETÖ bugün, o günden daha fazla güçlü. Neredeyse Bursa'daki tüm belediyeleri FETÖ yönetiyor. Ve hatta FETÖCÜ yöneteci sayısı çoğu kurumda, Ankara dahil yükselişte! Gördüğüm nokta da Erdoğan için yolun sonu diyebileceğimiz bir süreç ile karşı karşıyayız. Çünkü, işler birbirine karıştı. Sokakta ağlayan anaları görmeyen kadın kolları, gazetecilerin sözlerini talimatla mahkemelere taşımaya başladı! İşte bu siyasi kalkışmaların Erdoğan ve Ak Parti'ye zararı çok büyük. Bunu FETÖ bile başaramadı. Ve yine FETÖ döneminde liyakat vardı. Bugün bu oran yüzde 30 seviyelerinde. Milletvekilleri öyle yada böyle uyum içerisinde idi. Bugün bunu hiç bir parti de göremiyoruz. Bürokrasi'de kavga ederdik ama küslük ve kibir yoktu. Bugün Ak Parti'nin bir numarasının bile küslüğünden, kibrinden Bursa yaka silkiyor! Dün FETÖCÜ dediğimiz Başsavcı ile bile kavga edip restleşirken, yüzyüze idik. Bugün her oyun ayak oyunu ve belden aşağı. Dün Erdoğan'ı sevenlere ve FETÖ'yü sevenlere kendi taraftarları arasında bir saygı vardı. Bugün taraflar arasını geçtim, taraftarlar arasında bile sevgi ve saygı kalmadı. Ahlak ve maneviyat kılavuzu yırtılmış durumda. Adalet tesis edilemezken, güvenlik güçlerine verilen siyasi sözler ötelendi, unutuldu. Hasılı, dün bugünden daha iyi değildi. Ama yarın daha da kötü olacağa benziyor. Velev ki; Akdeniz ve Ege'yi geçtim, içimizde ki hırs savaşı memleket için ateşten gömlek..."

 

***

 

Başlıktan yola çıkacak olursak eğer, Bursa'da gazoz olmak ile efsane olmak arasında ince bir çizgi vardır. Bilirsiniz, bu "gazoz olma efsane ol sözü" Uludağ içeçeklerinin marka sözüdür. Bugün Bursa'da birileri hadsizce Vali Yakup Canbolat'a saldırıyor. Neymiş efendim, "vatandaş kendini yakmak istedi." Hem de 1 karış sakalı ile... Bilenler bilir, ilim ulema işine pek girmeyi sevmem. Ama öyle susunca, bizi dinsiz imansız yad edenlerinde sayısı epey fazla oluyor!

 

İntihar eden vatandaşın elbette bir çıkmaza girdiği aşikar. Ama bugün bunu siz sosyal medya malzemesi yaparsanız, medyada şu saatte intihar edecek diye haberleştirirseniz, bu işi hak aramanın ötesinde şov sürecine dönüştürürseniz herkes kendini yakar. Önceki gece Davutoğlu hareketinden birine de benzer bir cümle kurdum. Ben olsam gider falan yerden atardım kendimi diye! Amaç intihar mı? Amaç hak aramak mı? Amaç şov mu? İşte tamda burada Diyanet İşleri'nin tükenmişliğine, cemaat yapılarının ve İslam'ın geldiği süreçlere değinmek lazım ya! Her neyse...

 

Sonuç itibariyle; intihar, Allah'ın emrini ve varlığını açıkça reddetmek değil mi? Ona karşı gelmek değil mi? O'nun verdiği canı O'na rağmen almak değil mi?

 

Allah'tan korkan devletine hizmetkar olur. Bizde çok zulümler gördük, görüyoruz. Ne diyoruz. Hakkımızı helal etmiyoruz. En tepeden, en aşağıya! Lakin, yine de Cenabı Allah devletimizi ve milletimizi ıslah etsin. Devletimizi yönetenlerimizi milletimizden seçsin. Ve milletimizi de hak yola revan eylesin diye her daim dua ediyoruz. Sonuç itibariyle, Cenabı Allah diyor ki; hak ettiğiniz gibi yönetilirsiniz.

 

Vali Yakup Canbolat'a saldırılar geldiği günden beri bitmedi. Oysa ona koltuğu devreden Vali İzzettin Küçük'ün, Canbolat lehine bizim kulağımıza veda gününde söylediği sözler halen kulağımızda. Ve yine Vali Münir Karaloğlu'nun görev sürecinde neredeyse tam zamanlı bir mesaimiz vardı. Her daim sahalarda olan Vali Karaloğlu ile zor dönemlerde dengeleri gözeten Vali Küçük bile yaranamadı bu kente. Vali Canbolat ise, en zoru başarıyor. Başsız bir kenti yönetiyor. Evet, Bursa siyaseten başı olmayan bir kent. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile kabinesine kimseleri almadı Bursa'dan! Neden alsın ki? Kimi alsa diğeri çemkiriyor. Kim gelse, öncekine kibir taslıyor. Oysa, Bursa böyle bir kent miydi? Şimdi yeşili yok, devletin gözünün içine bakan insanı yok...

 

Hasılı Bursa, Su'dan ibarettir. Ama birileri Bursa'yı Sudan ile karıştırmış olacak ki, Valilik önünde şov yapmış. İşin, kanunu veyahut hukuki boyutlarını bir yere koymak lazım. Öyle ki, işin içine benzin karıştı. Olay şova dönüştü! Ancak bir sorun var ise; ve bu sorun insan hakları mağduriyeti yaratmışsa, işte o vakit bu konunun ilk muhatabı siyasilerdir. Devlet değil!

 

Sözü uzatmaya pek gerek yok. Birilerinin Bursa Valisi Yakup Canbolat üzerinden İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar'a yürümelerini hasılı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı ters düz etme niyetlerini çok iyi gördüğümüz gibi, Vali bey döneminde sağlanan devlet otoritesine de sinsice baş kaldırdıklarını da görüyoruz.

 

Hasılı Bursa, Su'dan ibarettir. Bir bakmışsınız sel olmuş, akmış birileri kanalizasyonlara...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.