İbrahim Şahin
Köşe Yazarı
İbrahim Şahin
 

Görüyorum, Duyuyorum, Tükeniyorum: Televizyon ve Toplumun Sosyolojik Çöküşü

Zamanın ruhu değişti. Eskiden “ayıp” sayılan, konuşulması bile mahcubiyet yaratan birçok şey, artık televizyon ekranlarında rahatlıkla dile getiriliyor. Ahlaki değerleri hiçe sayan programlar, aile yapısını zedeleyen diziler ve en mahrem olayları  doğalmış gibi önümüze koyarak “reyting” uğruna ekranlara taşıyan haber bültenleri ile de taçlandırılan reklam edilerek toplumun ruhunu incitiliyor. Öyle ki, “Artık bu kadar da olmaz” dediğimiz her şey, bir sonraki gün manşetlerde,Tv ekranlarında sosyal medyada bangır bangır yüksek sesle önümüze çıkartılıyor. Bugün gelinen noktada, "sınırsız habercilik" adı altında, her yaşanan olayı felaketleri aile dramlarını,  her şeyin ve her şeyin çok rahat bir şekilde ifşa edildiği, her olayın abartılarak sunulduğu bir medya düzeniyle karşı karşıyayız. Oysa bir Müslüman için, her yaşananı duymak, her kötülüğü bilmek, her acıyı izlemek ne farzdır ne de sağlıklıdır. Kalbin ve zihnin temiz kalması, huzurlu sağlıklı bir toplumun temelidir.  Kur’an-ı Kerim’in Bize Öğrettiği Kur’an, bize her bilgiyi olduğu gibi alıp yaymamayı öğütler: "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın..." (Hucurât Suresi, 6. Ayet) Bugün sosyal medyada övüp yerdiğimiz kişileri birilerinin iftiraları ile ikinci gün baskı ile hapse attırılabilir hale gelmiş durumda, adli merciler bile medyadan gelen tepkiye göre hareket ettiği görülmektedir. Bu gidiş hiç iyi değil…  Hadis-i Şeriflerde Uyarılar Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Kişiye günah olarak, her duyduğunu söylemesi yeterlidir." (Müslim, Mukaddime 5) Bu hadis, yaşanan her olayı bilmek duymak zorunda bırakılan bir toplum huzurlu olamaz. Her duyduğumuzu konuşmak, yaymak, tartışmak; zannedilenin aksine bir bilinç göstergesi değil, bir tehlikedir. “Bazen susmak, toplumu korumaktır.” Artık dizi karakterlerinin ihanetlerine, kavgalarına ve şiddet sahnelerine şahit olunan anlara dönüştü. Çocukların zihin dünyası ekranlardaki çarpık ilişkilerle şekilleniyor. Aile, bir arada ama dağınık; çünkü aynı ekrana bakıyoruz ama farklı felaketleri izliyoruz. Son Söz Müslüman bireyin görevi; kalbini, aklını ve ailesini koruyacak şekilde seçim yapmasıdır. Zira her şeyi bilmek bizi bilinçli değil, bitkin yapar.
Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2025 -Perşembe
İbrahim Şahin

Görüyorum, Duyuyorum, Tükeniyorum: Televizyon ve Toplumun Sosyolojik Çöküşü

Zamanın ruhu değişti. Eskiden “ayıp” sayılan, konuşulması bile mahcubiyet yaratan birçok şey, artık televizyon ekranlarında rahatlıkla dile getiriliyor. Ahlaki değerleri hiçe sayan programlar, aile yapısını zedeleyen diziler ve en mahrem olayları  doğalmış gibi önümüze koyarak “reyting” uğruna ekranlara taşıyan haber bültenleri ile de taçlandırılan reklam edilerek toplumun ruhunu incitiliyor. Öyle ki, “Artık bu kadar da olmaz” dediğimiz her şey, bir sonraki gün manşetlerde,Tv ekranlarında sosyal medyada bangır bangır yüksek sesle önümüze çıkartılıyor.

Bugün gelinen noktada, "sınırsız habercilik" adı altında, her yaşanan olayı felaketleri aile dramlarını,  her şeyin ve her şeyin çok rahat bir şekilde ifşa edildiği, her olayın abartılarak sunulduğu bir medya düzeniyle karşı karşıyayız.

Oysa bir Müslüman için, her yaşananı duymak, her kötülüğü bilmek, her acıyı izlemek ne farzdır ne de sağlıklıdır. Kalbin ve zihnin temiz kalması, huzurlu sağlıklı bir toplumun temelidir.

 Kur’an-ı Kerim’in Bize Öğrettiği

Kur’an, bize her bilgiyi olduğu gibi alıp yaymamayı öğütler:

"Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın..."
(Hucurât Suresi, 6. Ayet)

Bugün sosyal medyada övüp yerdiğimiz kişileri birilerinin iftiraları ile ikinci gün baskı ile hapse attırılabilir hale gelmiş durumda, adli merciler bile medyadan gelen tepkiye göre hareket ettiği görülmektedir. Bu gidiş hiç iyi değil…

 Hadis-i Şeriflerde Uyarılar

Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:

"Kişiye günah olarak, her duyduğunu söylemesi yeterlidir."
(Müslim, Mukaddime 5)

Bu hadis, yaşanan her olayı bilmek duymak zorunda bırakılan bir toplum huzurlu olamaz. Her duyduğumuzu konuşmak, yaymak, tartışmak; zannedilenin aksine bir bilinç göstergesi değil, bir tehlikedir.

“Bazen susmak, toplumu korumaktır.”

Artık dizi karakterlerinin ihanetlerine, kavgalarına ve şiddet sahnelerine şahit olunan anlara dönüştü. Çocukların zihin dünyası ekranlardaki çarpık ilişkilerle şekilleniyor. Aile, bir arada ama dağınık; çünkü aynı ekrana bakıyoruz ama farklı felaketleri izliyoruz.

Son Söz

Müslüman bireyin görevi; kalbini, aklını ve ailesini koruyacak şekilde seçim yapmasıdır.

Zira her şeyi bilmek bizi bilinçli değil, bitkin yapar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.