Yıldırım Belediyesi
Yıldırım Belediyesi
Av. Şirin Alçı
Köşe Yazarı
Av. Şirin Alçı
 

Hapis cezası çözüm oldu mu?

Türkiye’de dolaşımda olan paranın yaklaşık yüzde 22’si banknot ve madeni para, yüzde 78’i çeklerden oluşmaktadır. Bankalara, 2021 yılının Ocak-Ağustos döneminde ibraz edilen 430 bin çek hesap sahibine ait 9,7 milyon adet çekin toplam tutarı 821 Milyar Türk Lirası oldu. Aynı dönemde bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan 12 bin 700 keşideciye ait 101 bin 200 adet çekin toplam tutarı 8,5 milyar oldu. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ve çek hesap sahibi kişi sayısının en yüksek olduğu 5 il sırası ile İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa oldu.   Bu rakamlar ticari hayatta çek kullanımının her geçen gün daha da arttığını göstermektedir. Hal böyle iken karşılıksız çek sayısı ve tutarındaki artışlar ticari hayatı olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Kanun koyucu, karşılıksız çek vakalarını düşürmek ve ticari hayatı kolaylaştırmak için karşılıksız çek düzenleyenler hakkında adli para cezası ve hapis cezası uygulamasını devam ettirmekten yana gözükmektedir. Peki, karşılıksız çek için hapis cezası vermek gerecekten etkili bir çözüm müdür? Bu soruya cevap verebilmek için Çek Kanununda yapılan değişiklikleri ve sonuçlarını istatistiki verilerle ortaya koymak gereklidir.   Ülkemizde 1985 yılına dek karşılıksız çek düzenleyenler; dolandırıcılık suçunun oluştuğu kanaati ile cezalandırılmıştır. Ancak zamanla karşılıksız çek düzenlemenin dolandırıcılık suçunun unsurlarını oluşturmadığı yönündeki Yargıtay kararları ve çekin ticari hayatta daha fazla kullanılmaya başlanması nedenleriyle “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. 1985 yılında yürürlüğe giren Çek Kanunu’nun amacı, ekonomik düzeni korumak, ticaret yaşamında istikrarı sağlamak, çek hamillerinin mağduriyetlerini önlemek, çeklere olan güven duygusunu yerleştirmek ve bu suretle kamu güvenini sağlamaktır. 3167 sayılı Çek Kanunu, karşılıksız çek düzenleyenler hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını, çek hesabı açmak ve çek keşide etmekten yasaklama gibi yaptırımlar öngörmüştür.   Avrupa Birliği Uyum Sürecinde  “Hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağı” hükmü Anayasaya eklenmiştir. Anayasa’da yapılan bu değişiklikten sonra, karşılıksız çek keşide etme suçu için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın kaldırılması amacıyla yasal bir düzenlemenin yapılması gerektiği yönünde tartışmaları alevlendirmiştir. 2012 yılında tartışmalara son verilmiş, karşılıksız çek düzenleyenlerin sadece çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı getirilmesi yaptırımı ile cezalandırılacakları düzenlenmiştir. Ancak 2016 yılına gelindiğinde karşılıksız çek sayılarındaki artış, hürriyeti bağlayıcı cezanın kaldırılmış olmasına bağlanmış Çek Kanunu’nda yeniden düzenleme yaparak adli para cezası uygulamasına geçilmiştir.   Öyle görülüyor ki, kanun koyucu ticari hayatta istikrarı sağlamak, çek hamillerinin mağduriyetlerini önlemek ve çeklere olan güven duygusunu yerleştirmek ve bu suretle kamu güvenini sağlamak ile “borç için kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı” ilkesi arasında sıkışıp kalmıştır.   İbraz edilen çekin karşılığının muhatap bankada bulundurulmamasından doğan sorumlulukların ağırlığı, her ne kadar caydırıcı bir etkiye sahip olsa da karşılıksız çek miktarındaki değişimin sadece yaptırımlarla bağlantılı olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Karşılıksız çıkan çek miktarındaki artış veya azalışın arkasındaki en önemli nedenin uygulanan yaptırımlardan ziyade ekonomide yaşanan dalgalanma ve krizlerdir   Karşılıksız çek sorununun gerçekçi ve kalıcı çözümü, bankaların sorumluluklarının artırılması ve sigorta fonu oluşturulması, çek sigortasının kurulmasıyla mümkün olacaktır. Bankalara, teminat karşılığında çek karnesi verme sorumluluğunun yüklenmesi, çekle işlenen sahtecilik, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarının faillerine taviz verilmemesi, karşılıksız çek düzenleyenlerin kredibilitelerinin olumsuz etkilenmelerinin sağlanmasının çeke olan güveni artıracaktır.
Ekleme Tarihi: 21 Ekim 2021 - Perşembe

Hapis cezası çözüm oldu mu?

Türkiye’de dolaşımda olan paranın yaklaşık yüzde 22’si banknot ve madeni para, yüzde 78’i çeklerden oluşmaktadır. Bankalara, 2021 yılının Ocak-Ağustos döneminde ibraz edilen 430 bin çek hesap sahibine ait 9,7 milyon adet çekin toplam tutarı 821 Milyar Türk Lirası oldu. Aynı dönemde bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan 12 bin 700 keşideciye ait 101 bin 200 adet çekin toplam tutarı 8,5 milyar oldu. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ve çek hesap sahibi kişi sayısının en yüksek olduğu 5 il sırası ile İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa oldu.

 

Bu rakamlar ticari hayatta çek kullanımının her geçen gün daha da arttığını göstermektedir. Hal böyle iken karşılıksız çek sayısı ve tutarındaki artışlar ticari hayatı olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Kanun koyucu, karşılıksız çek vakalarını düşürmek ve ticari hayatı kolaylaştırmak için karşılıksız çek düzenleyenler hakkında adli para cezası ve hapis cezası uygulamasını devam ettirmekten yana gözükmektedir. Peki, karşılıksız çek için hapis cezası vermek gerecekten etkili bir çözüm müdür? Bu soruya cevap verebilmek için Çek Kanununda yapılan değişiklikleri ve sonuçlarını istatistiki verilerle ortaya koymak gereklidir.

 

Ülkemizde 1985 yılına dek karşılıksız çek düzenleyenler; dolandırıcılık suçunun oluştuğu kanaati ile cezalandırılmıştır. Ancak zamanla karşılıksız çek düzenlemenin dolandırıcılık suçunun unsurlarını oluşturmadığı yönündeki Yargıtay kararları ve çekin ticari hayatta daha fazla kullanılmaya başlanması nedenleriyle “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. 1985 yılında yürürlüğe giren Çek Kanunu’nun amacı, ekonomik düzeni korumak, ticaret yaşamında istikrarı sağlamak, çek hamillerinin mağduriyetlerini önlemek, çeklere olan güven duygusunu yerleştirmek ve bu suretle kamu güvenini sağlamaktır. 3167 sayılı Çek Kanunu, karşılıksız çek düzenleyenler hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını, çek hesabı açmak ve çek keşide etmekten yasaklama gibi yaptırımlar öngörmüştür.

 

Avrupa Birliği Uyum Sürecinde  “Hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağı hükmü Anayasaya eklenmiştir. Anayasa’da yapılan bu değişiklikten sonra, karşılıksız çek keşide etme suçu için öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın kaldırılması amacıyla yasal bir düzenlemenin yapılması gerektiği yönünde tartışmaları alevlendirmiştir. 2012 yılında tartışmalara son verilmiş, karşılıksız çek düzenleyenlerin sadece çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı getirilmesi yaptırımı ile cezalandırılacakları düzenlenmiştir. Ancak 2016 yılına gelindiğinde karşılıksız çek sayılarındaki artış, hürriyeti bağlayıcı cezanın kaldırılmış olmasına bağlanmış Çek Kanunu’nda yeniden düzenleme yaparak adli para cezası uygulamasına geçilmiştir.

 

Öyle görülüyor ki, kanun koyucu ticari hayatta istikrarı sağlamak, çek hamillerinin mağduriyetlerini önlemek ve çeklere olan güven duygusunu yerleştirmek ve bu suretle kamu güvenini sağlamak ile “borç için kimsenin özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı” ilkesi arasında sıkışıp kalmıştır.

 

İbraz edilen çekin karşılığının muhatap bankada bulundurulmamasından doğan sorumlulukların ağırlığı, her ne kadar caydırıcı bir etkiye sahip olsa da karşılıksız çek miktarındaki değişimin sadece yaptırımlarla bağlantılı olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Karşılıksız çıkan çek miktarındaki artış veya azalışın arkasındaki en önemli nedenin uygulanan yaptırımlardan ziyade ekonomide yaşanan dalgalanma ve krizlerdir

 

Karşılıksız çek sorununun gerçekçi ve kalıcı çözümü, bankaların sorumluluklarının artırılması ve sigorta fonu oluşturulması, çek sigortasının kurulmasıyla mümkün olacaktır. Bankalara, teminat karşılığında çek karnesi verme sorumluluğunun yüklenmesi, çekle işlenen sahtecilik, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarının faillerine taviz verilmemesi, karşılıksız çek düzenleyenlerin kredibilitelerinin olumsuz etkilenmelerinin sağlanmasının çeke olan güveni artıracaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.