Abdulkadir Albayrak
Köşe Yazarı
Abdulkadir Albayrak
 

“Deprem Sonrası İkinci Tehdit, Yangın”

Hatay’ı Görünce Bursa’yı Hatırladım… 6 Şubat depreminin ardından görevli olarak gittiğim deprem bölgesinde karşılaştığım manzaralar zihnimde hâlâ tazeliğini koruyor. Hatay’ı ilk gördüğümde ise aklıma gelen düşünce şu oldu. Burası Bursa’ya ne kadar da çok benziyor… Hatay, Amik Ovası’nın üzerine kurulmuş bir kent. Bursa da aynı şekilde, Bursa Ovası’na konumlanmış bir şehir. Ancak iki şehir arasında çok önemli bir fark vardı. Hatay’da, Bursa’daki gibi 18 tane organize sanayi bölge yoktu. Bu nedenle deprem sonrasında yıkım büyük olsa da kimyasal sızıntı, patlama veya büyük yangınlar gibi ikincil afetler yaşanmadı. Böylece arama kurtarma ekipleri yalnızca enkazlara odaklandı. Eş Zamanlı Yangın Senaryosu Bugün tek bir endüstriyel tesiste çıkan bir yangına müdahale bile, itfaiyenin tüm gücünü oraya yönlendirmesini gerektiriyor. Endüstri tesislerinde yaşanan yangınlar saatlerce, hatta günlerce sürebiliyor. 18 yıl boyunca Bursa İtfaiyesi’nin farklı kademelerinde ve yönetici olarak görev yaptım. Bu nedenle ister istemez olayları bir itfaiyecinin gözünden değerlendiriyorum. Bir felaket senaryosu düşünün: İnegöl OSB’de bir fabrikanın yandığını, Mustafakemalpaşa OSB’de ikinci yangının başladığını, Bursa OSB’de yangın olayının devam ettiğini ve Demirtaş OSB’de de başka bir yangının büyüdüğünü hayal edin. Buna ek olarak mahallelerden gelen ev yangını ihbarları sürerken, aynı anda deprem dolayısıyla yollar kapalı, su hatları kırılmış ve iletişim neredeyse tamamen kesilmiş durumda. İtfaiye ekipleri hem enkaz altındaki insanlara ulaşmaya çalışıyor hem de yangınları kontrol altına almak için mücadele ediyor. Tüm bu duruma ekiplerin de depremzede olduğunu, yorgunluğun ve bitkinliğin etkisi altında olduklarını eklediğinizde tablo daha da korkutucu bir hale geliyor. Böyle bir ortamda yangınlara ne kadar etkili şekilde müdahale edilebilir? Bu tür senaryoların önüne geçmek için gereken tedbirler alınabilir. Yangına karşı hazırlık yaparak zararları asgari seviyeye indirebiliriz. Ayrıca her organize sanayi bölgesinin kendi acil müdahale ekiplerini oluşturması ve güçlendirmesi, yedek su kaynaklarını planlaması ve etkili koordinasyon sistemleri geliştirmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde yangınlar, depremin yıkıcı etkilerini daha da artırabilir. Deprem sırasında binaların sağlam kalması her zaman yeterli olmuyor; doğalgaz borularındaki hasar ya da elektrik hatlarındaki arızalar büyük çaplı yangınlara yol açabiliyor. Uzmanlar bu konuda şöyle uyarıyor: Deprem sırasında doğalgaz hatlarının kırılması ya da elektrik sistemindeki arızalar yangını tetikleyebilir. Bina ayakta olsa bile risk devam eder. Bu nedenle yapılarda depremi algılayarak otomatik olarak gazı ve elektriği kesen sistemlerin kullanılması hayati değer taşıyor. Ayrıca binalardaki yangın pompalarının elektrik ve dizel sistemlerden biri devre dışı kalsa bile çalışabilecek şekilde çift modlu tasarlanmış olması, müdahalelerde aksama yaşanmamasını sağlar. Sadece Bursa özelinde değil, Marmara Bölgesi gibi hem Türkiye’nin sanayi merkezi hem de aktif deprem kuşağı üzerinde bulunan bölgelerde, bu tür riskler çifte tehdit anlamına gelir; yani yapısal yıkımların yanı sıra kimyasal temelli yangınlar da yaşanabilir. Bir fabrikanın binası sağlam kalsa dahi içerisindeki ekipmanların yerlerinden oynaması sonucu yakıt sızıntıları, patlamalar ya da gaz yayılımı gibi felaketler ortaya çıkabilir. OSB’lerde kullanılan kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer maddelerin yanlış depolanması depremle birleştiğinde büyük felaketlere kapı aralayabilir. Bu yüzden sanayi tesislerinde depreme duyarlı sistemlerin aktif olarak kullanılması, kimyasal ve yakıt akışını otomatik olarak kesen güvenlik mekanizmalarının tesis edilmesi gereklidir. Tüpraş ve İskenderun örnekleri: 1999 Marmara Depremi sırasında Tüpraş Rafinerisi’nde çıkan yangın tam dört gün boyunca devam etti. 300 kişilik ekibin müdahalesiyle söndürülen bu yangın, büyük ekonomik zararlara neden oldu. 2023 Kahramanmaraş Depremleri sırasında ise İskenderun Limanı’nda devrilen konteynerler alev aldı. Yollar hasar gördüğü için ulaşımda ciddi zorluklar yaşandı ve yangın ancak dört gün sonunda kontrol altına alınabildi; yaklaşık 1500 konteyner kül oldu. Her iki olayda da olumlu olan tek nokta, yangınlara müdahale eden ekiplerin su sıkıntısı yaşamamış olmasıydı; tesisler deniz kenarında bulunduğundan bu sorun bertaraf edilebildi. Deprem yıkıcıdır, ancak yangın yok edicidir. Binalar her zaman yıkılmayabilir, ama yanabilir. Özellikle şehirlerdeki en büyük tehlikelerden biri, deprem sonrası ortaya çıkan yangınlardır. Depremde fiziksel olarak sağlam kalan bir bina, yangının neden olduğu sıcaklıkla taşıyıcı kolonlarının mukavemetini kaybetmesi sonucu yıkılabilir. Dolayısıyla yalnızca dayanıklı değil, aynı zamanda yangına karşı dirençli bina malzemelerinin kullanılması kritik önem taşır. Son Söz Depremi engelleyemeyiz, afetleri önleyemeyiz belki ama zararlarını en aza indirebiliriz. Unutmayalım, deprem sonrası yangın riskine karşı önlem almak, yaşam güvenliği açısından kaçınılmazdır.
Ekleme Tarihi: 07 Kasım 2025 -Cuma
Abdulkadir Albayrak

“Deprem Sonrası İkinci Tehdit, Yangın”

Hatay’ı Görünce Bursa’yı Hatırladım…

6 Şubat depreminin ardından görevli olarak gittiğim deprem bölgesinde karşılaştığım manzaralar zihnimde hâlâ tazeliğini koruyor. Hatay’ı ilk gördüğümde ise aklıma gelen düşünce şu oldu.

Burası Bursa’ya ne kadar da çok benziyor…

Hatay, Amik Ovası’nın üzerine kurulmuş bir kent. Bursa da aynı şekilde, Bursa Ovası’na konumlanmış bir şehir.

Ancak iki şehir arasında çok önemli bir fark vardı.

Hatay’da, Bursa’daki gibi 18 tane organize sanayi bölge yoktu. Bu nedenle deprem sonrasında yıkım büyük olsa da kimyasal sızıntı, patlama veya büyük yangınlar gibi ikincil afetler yaşanmadı.

Böylece arama kurtarma ekipleri yalnızca enkazlara odaklandı.

Eş Zamanlı Yangın Senaryosu

Bugün tek bir endüstriyel tesiste çıkan bir yangına müdahale bile, itfaiyenin tüm gücünü oraya yönlendirmesini gerektiriyor. Endüstri tesislerinde yaşanan yangınlar saatlerce, hatta günlerce sürebiliyor.

18 yıl boyunca Bursa İtfaiyesi’nin farklı kademelerinde ve yönetici olarak görev yaptım. Bu nedenle ister istemez olayları bir itfaiyecinin gözünden değerlendiriyorum. Bir felaket senaryosu düşünün:

İnegöl OSB’de bir fabrikanın yandığını, Mustafakemalpaşa OSB’de ikinci yangının başladığını, Bursa OSB’de yangın olayının devam ettiğini ve Demirtaş OSB’de de başka bir yangının büyüdüğünü hayal edin. Buna ek olarak mahallelerden gelen ev yangını ihbarları sürerken, aynı anda deprem dolayısıyla yollar kapalı, su hatları kırılmış ve iletişim neredeyse tamamen kesilmiş durumda.

İtfaiye ekipleri hem enkaz altındaki insanlara ulaşmaya çalışıyor hem de yangınları kontrol altına almak için mücadele ediyor. Tüm bu duruma ekiplerin de depremzede olduğunu, yorgunluğun ve bitkinliğin etkisi altında olduklarını eklediğinizde tablo daha da korkutucu bir hale geliyor. Böyle bir ortamda yangınlara ne kadar etkili şekilde müdahale edilebilir?

Bu tür senaryoların önüne geçmek için gereken tedbirler alınabilir. Yangına karşı hazırlık yaparak zararları asgari seviyeye indirebiliriz. Ayrıca her organize sanayi bölgesinin kendi acil müdahale ekiplerini oluşturması ve güçlendirmesi, yedek su kaynaklarını planlaması ve etkili koordinasyon sistemleri geliştirmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde yangınlar, depremin yıkıcı etkilerini daha da artırabilir. Deprem sırasında binaların sağlam kalması her zaman yeterli olmuyor; doğalgaz borularındaki hasar ya da elektrik hatlarındaki arızalar büyük çaplı yangınlara yol açabiliyor.

Uzmanlar bu konuda şöyle uyarıyor:

Deprem sırasında doğalgaz hatlarının kırılması ya da elektrik sistemindeki arızalar yangını tetikleyebilir. Bina ayakta olsa bile risk devam eder. Bu nedenle yapılarda depremi algılayarak otomatik olarak gazı ve elektriği kesen sistemlerin kullanılması hayati değer taşıyor. Ayrıca binalardaki yangın pompalarının elektrik ve dizel sistemlerden biri devre dışı kalsa bile çalışabilecek şekilde çift modlu tasarlanmış olması, müdahalelerde aksama yaşanmamasını sağlar.

Sadece Bursa özelinde değil, Marmara Bölgesi gibi hem Türkiye’nin sanayi merkezi hem de aktif deprem kuşağı üzerinde bulunan bölgelerde, bu tür riskler çifte tehdit anlamına gelir; yani yapısal yıkımların yanı sıra kimyasal temelli yangınlar da yaşanabilir.

Bir fabrikanın binası sağlam kalsa dahi içerisindeki ekipmanların yerlerinden oynaması sonucu yakıt sızıntıları, patlamalar ya da gaz yayılımı gibi felaketler ortaya çıkabilir. OSB’lerde kullanılan kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer maddelerin yanlış depolanması depremle birleştiğinde büyük felaketlere kapı aralayabilir. Bu yüzden sanayi tesislerinde depreme duyarlı sistemlerin aktif olarak kullanılması, kimyasal ve yakıt akışını otomatik olarak kesen güvenlik mekanizmalarının tesis edilmesi gereklidir.

Tüpraş ve İskenderun örnekleri:

1999 Marmara Depremi sırasında Tüpraş Rafinerisi’nde çıkan yangın tam dört gün boyunca devam etti. 300 kişilik ekibin müdahalesiyle söndürülen bu yangın, büyük ekonomik zararlara neden oldu.

2023 Kahramanmaraş Depremleri sırasında ise İskenderun Limanı’nda devrilen konteynerler alev aldı. Yollar hasar gördüğü için ulaşımda ciddi zorluklar yaşandı ve yangın ancak dört gün sonunda kontrol altına alınabildi; yaklaşık 1500 konteyner kül oldu. Her iki olayda da olumlu olan tek nokta, yangınlara müdahale eden ekiplerin su sıkıntısı yaşamamış olmasıydı; tesisler deniz kenarında bulunduğundan bu sorun bertaraf edilebildi.

Deprem yıkıcıdır, ancak yangın yok edicidir.

Binalar her zaman yıkılmayabilir, ama yanabilir.

Özellikle şehirlerdeki en büyük tehlikelerden biri, deprem sonrası ortaya çıkan yangınlardır. Depremde fiziksel olarak sağlam kalan bir bina, yangının neden olduğu sıcaklıkla taşıyıcı kolonlarının mukavemetini kaybetmesi sonucu yıkılabilir. Dolayısıyla yalnızca dayanıklı değil, aynı zamanda yangına karşı dirençli bina malzemelerinin kullanılması kritik önem taşır.

Son Söz

Depremi engelleyemeyiz, afetleri önleyemeyiz belki ama zararlarını en aza indirebiliriz. Unutmayalım, deprem sonrası yangın riskine karşı önlem almak, yaşam güvenliği açısından kaçınılmazdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.