Bazı sabahlar uyanmak, yalnızca yataktan kalkmak bile zor geliyor olabilir. Elinizi bir işe atmak içinden gelmiyor. İnsanlarla konuşmak yorucu, basit bir mesajı bile cevaplamak ağır bir görev gibi. Gün boyu yapılacak onca iş varken siz sadece sessizce oturmak, hiçbir şey yapmamak istiyorsunuz belki de. İşte bu noktada, kendinize yükleniyorsunuz. "Bu kadar şey varken tembellik ediyorum", "Yeterince güçlü değilim", "Başkaları yapabiliyor, ben neden böyleyim?" gibi cümleler dönüp duruyor zihninizde. Fakat durun. Belki de mesele tembellik ya da motivasyon eksikliği değil. Belki siz yorgun değilsiniz... Tükenmişsiniz.
Duygusal tükenmişlik, çoğu zaman fiziksel yorgunluktan çok daha ağırdır. Çünkü dışarıdan görünmez. Anlaşılmaz. Hatta çoğu zaman siz bile fark etmezsiniz. Oysa her gün biraz daha sessizleşiyor, biraz daha geri çekiliyorsunuz. Ne hissettiğinizi adlandıramadığınız bir duvar örülüyor içinizde. Gülümseyerek devam ediyorsunuz, ama içinizde bir şey eksiliyor. Neşeniz, hevesiniz, isteğiniz...
Bunu yaşayan yalnızca siz değilsiniz. Her şeyi yoluna koymaya çalışan, herkese yetmeye çalışan, güçlü görünmeye çalışan çok fazla insan var. Gün içinde onlarca rol üstleniyoruz: çalışan, öğrenci, ebeveyn, eş, arkadaş, evlat… Her biri için ayrı bir enerji gerekiyor. Peki ya siz? Bu rolleri taşıyan sizin neye ihtiyacınız var?
Çoğumuz "dinlenmek" deyince sadece uyumayı anlıyoruz. Oysa ruhumuzun da durmaya, nefes almaya, duygularımıza bakmaya ihtiyacı var. Hep güçlü olmak zorunda değilsiniz. Bazen sadece “nasıl hissediyorum?” diye sormak bile büyük bir adımdır.
Tükenmişlik, sadece “çok şey yapmaktan” değil; sürekli güçlü durmaya çalışmaktan, duygularınızı bastırmaktan, kendi ihtiyaçlarınızı yok saymaktan doğar. Belki çevreniz size güçlü kalmanı öğretti. “Ağlama”, “takma”, “unut gitsin” gibi iyi niyetli ama duyarsız cümlelerle büyüdünüz. Ama şimdi, yetişkin bir birey olarak, kendi iç sesinizi duymayı öğrenmeniz gerekiyor.
Ve bilin ki: Dinlenmek bir lüks değil, ihtiyaçtır.Kendine iyi bakmak, sınır koymak, ara vermek bir zayıflık değil. Aksine, bu seçimler en güçlü adımlar olabilir.Bugün kendinize şu soruyu sorun: “Gerçekten neye ihtiyacım var?” Belki sadece 10 dakikalık bir sessizliğe, bir nefes aralığına, ya da sadece “iyiyim” demeden “yorgunum” diyebileceğiniz birine. Unutmayın, herkes bazen tükenir. Siz de insansınız. Ve bu his geçecek. Yeter ki onu bastırmak yerine kabul etmeye, anlamaya cesaret edin.