Yıldırım Belediyesi
Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Tam tersi olsaydı?

Türkiye'nin yaşadığı en büyük afet ile ilgili teknik konuların ötesinde bilinenleri ve bilinmeyeleri bugünkü yazımda sizlerle buluşturmaya çalışacağım. Artçıları halen daha devam eden ve ölü sayısının yıkımlar gibi sayısının her geçen gün arttığı deprem felaketi sonrasında yaşananlar hepimizi kahrediyor. Dünya'nın dört bir yanından hatta neredeyse depremden bir gün önce savaşa gireceğimiz Yunanistan'dan bile gelen insani yardımlar ile arama kurtarma ekiplerine rağmen kendi vatandaşlarımızın yaptıkları hepimizin içini burkuyor. 6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 büyüklüğünde meydana gelen depremden itibaren şuana kadar yaşadıklarımız, Türkiye'de nasıl bir toplumsal bozulma olduğunu da gözler önüne seriyor. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı kapsayan 10 şehirde ağır yıkımlara ve can kayıplarına yol açan deprem felaketinin artçıları devam ederken gözlemlediğimiz insafsızlık manzaraları ile bir kere daha utandık! İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban'ın deprem bölgesinde enkazlara müdahale ettiği, Bursa Valisi Yakup Canbolat'ın nefes alıp vermeye ayıracak vakit bulmaksızın Gaziantep'te var gücü ile can kurtardığı ve canlara derman olduğu, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ile Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın yardım konvoyları ve kurtarma timleri oluşturarak bölgeye tüm güçleri ile hücum ettikleri bir dönemde, deprem bölgesinden gelen yağma haberleri ve bir kısım yardımların yerine ulaştırılmaksızın yollara atıldığına ilişkin görüntülerden UTANIYORUZ! Deprem gibi yıkımları ve sonuçları ölümcül düzeyde olan bir afet sonrasında 3,5 milyonluk Bursa'nın ötesinde Gaziantep dahil 10 şehirde var gücü ile yardım ve arama kurtarma faaliyeti yürüten Bursa Büyükşehir Belediyesi ekipleri ve Başkan Alinur Aktaş'ın emekleri ile gururlanamadan; Bursa dahil birçok şehirdeki fırsatçıların, vatandaşın veya kamu kuruluşlarının alacağı ürünlerdeki karaborsacılıktan UTANIYORUZ! Deprem bölgesinde elbetteki denetimsizlikler, rüşvet ve torpil gibi birçok sürecin sonucunda ortaya çıkan sağlıksız konutlar ve çürük şehirler ile ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın iş bittikten ve ölen öldükten sonraki "ADALET" ile "HESAP SORACAĞIZ" feryatlarını dikkate almazken, 1999 depremine rağmen inşaat sektörünün 10 şehirdeki temsilcilerinin gözümüze sokarcasına yaşattıkları sağlıksız ve çürük yapılaşmalardan ötürü gözlemlediğimiz VİCDANSIZLIK ile UTANIYORUZ! Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı kapsayan 10 şehirde yaşanan depremden 13 Milyon insan direkt etkilendi! Mersin başta olmak üzere Kayseri ve çevre illeri konuya dahil bile etmiyorum... Peki, deprem tam ters bir noktayı vurmuş olsaydı? Yani deprem; İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve İzmir hattını vurmuş olsaydı ne olurdu? Yani deprem bizi vurmuş olsaydı? Nüfusu 85 Milyon insanı aşan Türkiye'de insan bulamaz olduk! Öyle ki, bir yanda var gücü ile yaraları sarmak için yarış içerisinde olanlar öte yanda ise, her türlü vicdansızlık ile hepimizin öfkesini ve Allah'ın gazabını kazananlar... Deprem afetinde ya tam tersi olsaydı? Sizler enkaz altında kalmış olsaydınız? Sizlerin çocukları veya anne babaları sizi enkaz altından kurtarmak için beklerken donmak üzere olsalardı? Veya siz, enkaz altında bir yanda kurtulmayı beklerken diğer yanda donmamak yada açlıktan susuzluktan ölmemek için Allah'a yalvarıyor olsaydınız? Veyahut siz soğuk havada ve tüm imkansızlıklar içerisinde enkaz altından evlatlarınızı yada anne babanızı çıkarmak için çaresiz bekliyor olsaydınız? Hiç mi UTANMIYORSUNUZ? Ya bu işin TAM TERSİ OLSAYDI? diye hiç mi kendinize sormuyorsunuz? Onca badire, onca felaket, onca öğreti içerisinde hiçbir şey öğrenememiş bir toplum veya insan kalabalığı içerisinde yaşamaktan elbette bende UTANIYORUM! Lakin; yinede çok güzel insanlar olduğunu bilerek daha büyük bir azimle işimi, ailemi bir kenara bırakıp onbinlerce insan gibi gece gündüz deprem bölgesindeki insanlar için bir fayda üretmeye çalışıyorum. Ki, insan olmanın gereğini yerine getirmeye çalışıyorum sadece. Farklı bir şey yaptığımız yok, insan kalabilmeye çalışmaktan başka.... Allah, rahmet ve merhamet sahibidir. Derler ki; " Kula bela gelmez hak yazmadıkça, hak bela yazmaz kul azmadıkça!" Korkuyorum değerli okuyucularım! Hemde çok korkuyorum. Böylesine vicdansız bir toplum olduğumuz için, her geçen gün daha acımasız olduğumuz için, kendimi geçtim değerli dostlar zaten yolun yarısını çoktan geçtik. Çocuklarımız için korkuyorum... Biz, ne zaman böylesine arsız ve vicdansız olduk? Biz, ne zaman böylesine karaborsa sevdalısı olduk? Biz, ne zaman birlik ve beraberliği öteleyerek siyaseti öncelikli kılar olduk? En başta sorduğum soruyu hepinize yeniden soruyorum. Ve ümit ediyorum ki, sizlerde hem kendinize hemde toplumun diğer fertlerine en az bir kere olsun bu soruyu sorarsınız... Ya bu işin TAM TERSİ OLSAYDI? Ve bizim başımıza bu deprem felaketi gelseydi?
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2023 - Perşembe

Tam tersi olsaydı?

Türkiye'nin yaşadığı en büyük afet ile ilgili teknik konuların ötesinde bilinenleri ve bilinmeyeleri bugünkü yazımda sizlerle buluşturmaya çalışacağım.

Artçıları halen daha devam eden ve ölü sayısının yıkımlar gibi sayısının her geçen gün arttığı deprem felaketi sonrasında yaşananlar hepimizi kahrediyor. Dünya'nın dört bir yanından hatta neredeyse depremden bir gün önce savaşa gireceğimiz Yunanistan'dan bile gelen insani yardımlar ile arama kurtarma ekiplerine rağmen kendi vatandaşlarımızın yaptıkları hepimizin içini burkuyor.

6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 büyüklüğünde meydana gelen depremden itibaren şuana kadar yaşadıklarımız, Türkiye'de nasıl bir toplumsal bozulma olduğunu da gözler önüne seriyor.

Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı kapsayan 10 şehirde ağır yıkımlara ve can kayıplarına yol açan deprem felaketinin artçıları devam ederken gözlemlediğimiz insafsızlık manzaraları ile bir kere daha utandık!

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban'ın deprem bölgesinde enkazlara müdahale ettiği, Bursa Valisi Yakup Canbolat'ın nefes alıp vermeye ayıracak vakit bulmaksızın Gaziantep'te var gücü ile can kurtardığı ve canlara derman olduğu, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ile Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın yardım konvoyları ve kurtarma timleri oluşturarak bölgeye tüm güçleri ile hücum ettikleri bir dönemde, deprem bölgesinden gelen yağma haberleri ve bir kısım yardımların yerine ulaştırılmaksızın yollara atıldığına ilişkin görüntülerden UTANIYORUZ!

Deprem gibi yıkımları ve sonuçları ölümcül düzeyde olan bir afet sonrasında 3,5 milyonluk Bursa'nın ötesinde Gaziantep dahil 10 şehirde var gücü ile yardım ve arama kurtarma faaliyeti yürüten Bursa Büyükşehir Belediyesi ekipleri ve Başkan Alinur Aktaş'ın emekleri ile gururlanamadan; Bursa dahil birçok şehirdeki fırsatçıların, vatandaşın veya kamu kuruluşlarının alacağı ürünlerdeki karaborsacılıktan UTANIYORUZ!

Deprem bölgesinde elbetteki denetimsizlikler, rüşvet ve torpil gibi birçok sürecin sonucunda ortaya çıkan sağlıksız konutlar ve çürük şehirler ile ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın iş bittikten ve ölen öldükten sonraki "ADALET" ile "HESAP SORACAĞIZ" feryatlarını dikkate almazken, 1999 depremine rağmen inşaat sektörünün 10 şehirdeki temsilcilerinin gözümüze sokarcasına yaşattıkları sağlıksız ve çürük yapılaşmalardan ötürü gözlemlediğimiz VİCDANSIZLIK ile UTANIYORUZ!

Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı kapsayan 10 şehirde yaşanan depremden 13 Milyon insan direkt etkilendi! Mersin başta olmak üzere Kayseri ve çevre illeri konuya dahil bile etmiyorum...

Peki, deprem tam ters bir noktayı vurmuş olsaydı? Yani deprem; İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve İzmir hattını vurmuş olsaydı ne olurdu? Yani deprem bizi vurmuş olsaydı?

Nüfusu 85 Milyon insanı aşan Türkiye'de insan bulamaz olduk! Öyle ki, bir yanda var gücü ile yaraları sarmak için yarış içerisinde olanlar öte yanda ise, her türlü vicdansızlık ile hepimizin öfkesini ve Allah'ın gazabını kazananlar...

Deprem afetinde ya tam tersi olsaydı? Sizler enkaz altında kalmış olsaydınız? Sizlerin çocukları veya anne babaları sizi enkaz altından kurtarmak için beklerken donmak üzere olsalardı? Veya siz, enkaz altında bir yanda kurtulmayı beklerken diğer yanda donmamak yada açlıktan susuzluktan ölmemek için Allah'a yalvarıyor olsaydınız? Veyahut siz soğuk havada ve tüm imkansızlıklar içerisinde enkaz altından evlatlarınızı yada anne babanızı çıkarmak için çaresiz bekliyor olsaydınız?

Hiç mi UTANMIYORSUNUZ? Ya bu işin TAM TERSİ OLSAYDI? diye hiç mi kendinize sormuyorsunuz?

Onca badire, onca felaket, onca öğreti içerisinde hiçbir şey öğrenememiş bir toplum veya insan kalabalığı içerisinde yaşamaktan elbette bende UTANIYORUM!

Lakin; yinede çok güzel insanlar olduğunu bilerek daha büyük bir azimle işimi, ailemi bir kenara bırakıp onbinlerce insan gibi gece gündüz deprem bölgesindeki insanlar için bir fayda üretmeye çalışıyorum. Ki, insan olmanın gereğini yerine getirmeye çalışıyorum sadece. Farklı bir şey yaptığımız yok, insan kalabilmeye çalışmaktan başka....

Allah, rahmet ve merhamet sahibidir. Derler ki; " Kula bela gelmez hak yazmadıkça, hak bela yazmaz kul azmadıkça!"

Korkuyorum değerli okuyucularım! Hemde çok korkuyorum. Böylesine vicdansız bir toplum olduğumuz için, her geçen gün daha acımasız olduğumuz için, kendimi geçtim değerli dostlar zaten yolun yarısını çoktan geçtik. Çocuklarımız için korkuyorum...

Biz, ne zaman böylesine arsız ve vicdansız olduk?

Biz, ne zaman böylesine karaborsa sevdalısı olduk?

Biz, ne zaman birlik ve beraberliği öteleyerek siyaseti öncelikli kılar olduk?

En başta sorduğum soruyu hepinize yeniden soruyorum. Ve ümit ediyorum ki, sizlerde hem kendinize hemde toplumun diğer fertlerine en az bir kere olsun bu soruyu sorarsınız...

Ya bu işin TAM TERSİ OLSAYDI? Ve bizim başımıza bu deprem felaketi gelseydi?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.