Bu yıl 136’ncı yaşını kutlayan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda, Eylül Ayı Meclis toplantısında yaşananlar aslında bir yüzyılın özeti gibiydi diyebiliriz. BTSO Müşterek Komiteler ve Eylül Ayı Meclis toplantısı çok renkli görüntülere, konuşmalara ve açıklamalara sahne oldu. Cumhur İttifakı’nın yegâne temsilcisi AK Parti Bursa Milletvekili Davut Gürkan’ın da Komite Başkanı olarak katılım gösterdiği toplantılar zincirinde gündeme dair bombayı BTSO Meclis Üyesi Giyasettin Bingöl patlattı. Giyasettin Bingöl’ün kürsü konuşmasında direkt olarak “Doğurmuyorlar!” cümlesi ile gerçekleştirdiği konuşma büyük bir çıkış yaparken, BTSO Meclis Üyesi Süleyman Uzun’un; “Kosova’ya, Balkanlara, Viyana’ya gitmek istiyoruz” söylemleri ateşi yükseltti. Ve tam o anda Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan su kesintileri paylaşımları ile önceki akşam BTSO Meclis Salonunda “Doğurmuyorlar! Susuz kaldık! Eyvah” gibi hayret içeren söylemlerin ardın sıra yükseldiği anlara şahitlik ettik. Peki, şimdi ne olacak?
Müteahhitlerin bile doğum oranı düştü bari elde ki nüfusu koruyalım diyerek AK Parti İl Başkanına “Bursa kentsel dönüşüm” çağrısı yaptığı ve Bakan düzeyinde bazı sözlerin verildiğini ifşa ettikleri kürsü konuşmaları aslında binlerce yıllık Bursa’nın geldiği acınacak durumu özetler gibiydi. Kadın bir meclis üyesinin kürsü konuşmasında “maalesef doğurmuyoruz” çıkışı ile hızlanan BTSO Meclisi aslında Türkiye’nin dünü, bugünü ve yarınının özeti oldu. Elbette kürsüde bunlar konuşulurken içeride ama basın locasında ama meclis üyeleri içerisinde birçok satır arası konuşmalar geçiyordu. Kimisi; “Reis üç beş çocuk yapın diye boşuna demiyordu” derken, birileri de merhum Haydar Baş’ın sözlerine atıfta bulunuyordu…
Elbette demografi, kentsel dönüşüm ve göç ile ilgili yazdıklarımızı dinlemeyen hatta çoğu zaman yazılarımıza da öf pöf yapan bir kısım iş dünyası üyesini temsilen BTSO Meclis Kürsüsü’nde gündeme gelen doğurganlık hızının düşmesi, kentsel dönüşüm ihtiyacı ve susuzluk ile ilgili hususlar Bursa ve Türkiye için çok önemli. Kabul etmeliyiz ki; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “Büyükşehir” politikaları tıkanmıştır. Türkiye’nin acilen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği “Köy Enstitüleri” çizgisine geri dönmesi ve tarım ile hayvancılık konusunda gerekli adımları mevcut nesil ile atması elzemdir. Robot teknolojilerinin hızla geliştiği bir dünyada, sanayileşmede insan faktörünün azaldığını ve küresel politikalara teslim olan Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin tek çıkışının yerli ve yerinde tarım, hayvancılık ve gıda tesislerini artırmak olduğunu kabul etmeliyiz.
KAAN motorları başta olmak üzere birçok konuda Amerika Birleşik Devletleri’nin eline bağımlı olduğumuz gerçeğini geçte olsa ifade eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dâhil olmak üzere mevcut kabinenin Türkiye’nin yarınları adına bir şeyler yapacağına dair vatandaşın umudu ve güveni kalmadı. Gelinen noktada Amerika ile Rusya ve Çin ekseni arasında kendi içlerinde önemli bir yol ayrımına düşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ülkeyi taşıdığı nokta hükümetin acilen erken seçime giderek güvenoyu almasını gerektiriyor! Toplum, siyasete ve siyasetçiye güven duymuyor!
Bir kesimin bugün açılacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarından umudu olsa bile gelinen son noktada ülke için en hayırlısı “erken seçim” demek zorundayız. Türkiye’nin yönünü Washington, Pekin, Moskova veya Londra belirleyemez. Türkiye’nin yönünü belirleyecek tek merkez; Bursa’dır!