Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “iki gözümün çiçeği” dediği, iktidarın bir dönem “Ulu Şehir” diye isimlendirdiği, Türkiye’nin ikinci ihracat şehri Bursa, iktidar ve muhalefet siyasetçilerinin çekişmeleri sayesinde yine kaybetti! İktidarın yapmaya çalıştığı yatırımları mahkeme kararları ile durduran muhalefetin hatalarına mı kızalım yoksa Uludağ’a kadar çıkıp Kapalı Çarşı esnafı ile buluşup Büyükşehir Belediye Binasına gitmeyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a mı? İktidar ile muhalefetin şehrin gözleri önünde verdiği 20 yıllık karşılıklı mücadele ve inatlaşmalar şehrin bir arpa boyu yol kat edememesini sağladı! Hızlı Tren’i olmayan tekstil ve otomotiv şehri Bursa; bugün İstanbul’a tekstil fuarına taşınırken, kamu ve özel sektör çalışanları “ulaşım grevi” ile yüzleşti. Kim suçlu, kim hatalı gibi klişe cümleler kurmayacağım. Neden mi? Çünkü yine Bursa ve Bursalılar kaybetti…
Demokrasi çok değerli bir kavram değerli okurlarım. Şöyle ki, siz bir kediyi köşeye sıkıştırırsanız ve onunla sürekli uğraşırsanız bir gün o kedi sizi mutlaka tırmalar! Sonra siz kızıp kediye zarar vermeye kalkarsanız işte o vakit zulüm ortaya çıkar! Bursa, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde iktidara “böyle gitmiyor” mesajını sandıkta net bir şekilde vermişti! Ve yine son yerel seçimlerde mevcut adaylar da değişime gidilmemesi sonucunda yani iktidarın siyasi dayatması sonucunda iktidar seçmeni ağırlıklı olarak “sandığa gitmemeyi” tercih etmiş ve bir Bursa evladı olan Mustafa Bozbey, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilmişti.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı Meclis toplantısında yaşananlar, bugün gözümüzün önüne serilen “grev” süreci bize gösteriyor ki, hem siyasi hem toplumsal uzlaşıyı kaybettik! Bursa’ya iş dünyasının çağrısı olarak gelen daha doğrusu Uludağ’a çıkan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Büyükşehir Belediye Başkanlığı başta olmak üzere Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Kestel ve Gürsu Belediyelerinden herhangi birini ziyaret etmemesi kamu görevinin ve görevlisinin siyasallaştığının en net göstergesi değil midir? İşte yaşanan bu durum yani kamunun siyasallaştığı gerçekliği, toplum içerisinde iktidara karşı büyüyen ve sonucu “kamu güvenliği” başta olmak üzere “ulusal güvenlik” tehditleri oluşturacak telafisi mümkün olmayan çıkmazlar meydana getirir!
“Kamunun siyasallaştığı” gerçekliği her ne kadar iktidarın ve hükümetin kabul etmeyeceği bir kavram olsa bile sokakta konuşulan gerçekleri ülke menfaatleri açısından ve kamu güvenliği yararına şehri ve ülkeyi yönetenlerin gözleri önüne sermek kamu görevlisi olarak yasal sorumluluğumuzdur. Elbette bugün kaybeden öncelikle Bursa ve Bursalılar diyebiliriz. Bursa, toplu ulaşım ve ulaştırmayan trafik sorunları ile son 1 yıldır uğraşmıyor! Türkiye’yi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi, Bursa’yı 20 küsur yıl yönetti ve yönetiyor. Ve yaşanan tüm sorunların Bakanlıklar eli ile çözülebileceği gerçekliği hepimizce malum. Milletvekillerinin siyasi parti ayrımı yapmaksızın tek vücut olduğu “Gaziantep” hızla bölgesel bir güç olmaktan ulusal bir güç olmaya koşarken, bir dönem uluslar arası bir güç olan ve bugün yaşadığı olumsuzluklar ile hızla yerel bir güç olmaya gerileyen Bursa’nın son durumu içimizi sızlatacak türden acı hadiseler barındırmaktadır.
Bilinmelidir ki; Bursa, ne AK Parti’nin ne de CHP’nin şehridir! Bursa; barışın, demokrasinin, sevginin, merhametin, ticaretin, üretimin, emekçinin, köylünün, hâsılı uluların şehridir. Bursa; Bursalıların şehridir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yaptığı açıklamada görülüyor ki, 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olmak üzere teklif edilen ücretler; tren sürücülerine net 73 bin 886 TL, bakım formenlerine net 79 bin 576 TL, şoförlere net 62 bin 300 TL, temizlik görevlilerine ise net 50 bin 508 TL’dir. Ve yine bahse konu açıklamada 1 Temmuz 2025 tarihinden geçerli olmak üzere teklif edilen ücretler ise; tren sürücülerine net 84 bin 237 TL, bakım formenlerine net 90 bin 951 TL, şoförlere net 69 bin 585 TL, temizlik görevlilerine net 56 bin 637 TL’dir.
Şimdi kamu yararına sonuçlar ortaya çıkarmak ve de toplumun her kesiminin faydasına olacak şekilde şu soruları tüm taraflara sormak mecburiyeti doğmaktadır. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey açıklamasında; “BURULAŞ tüm Bursalıların şirketidir ve Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde çalışma arkadaşlarımıza muadil belediyelere göre en yüksek ücret verilmiştir” diyor! Peki, hal böyleyken BURULAŞ çalışanları veyahut onları temsil eden sendikanın zam oranı talebi yüzde kaçtır? Bahse konu çalışanları temsil ile sorumlu olan sendikanın talep ettiği rakamlar Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ilgili Bakanlıkların ve yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı enflasyon rakamlarının üzerinde midir? Kamu zararları oluşması muhtemel grev neticesinde yaşanacaklar bugün ulaşım alanında sorunlar yaşanmasını sağlarken, yarın Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin diğer iştiraklerinde benzer durumlar ile “çalışmaların sürdürülememesi” sonucu ortaya çıkabilir mi? Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, neden kendisinin teklif ettiği ücreti yayınladığı gibi talep edilen ücretleri ve oranları yayınlamamakta ısrar etmektedir?
Türkiye’nin en büyük şehirlerinden olduğunu iddia ettiğimiz Bursa’da, ulaşım durma noktasına gelmiş ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum şehirden bir haber sürece dair herhangi bir pozitif katkı koymama yönünde eğilim göstermektedirler. Ve yine muhalefet olmayı halen öğrenemeyen iktidar, ulusalda iktidar olduğu gerçekliğini hatırlayarak sürecin Bursa ve Bursalılar lehine çözümü noktasında hangi adımları atmıştır? AK Parti, yerel seçimleri kaybeden ve sözü ona çok büyük işler başarmış hâsılı Bursa Büyükşehir Belediye seçimleri sonrası kaçarcasına Umre’ye giden ve iktidara Bursa’yı kaybettiren şahsı Ankara’da ağırlamak ile meşgul olmaya daha ne kadar devam edecektir?
Bursa kaybetti değerli okurlarım. Hatta Bursa yine kaybetti! Lafı çok evirip çevirip uzatmaya gerek yok. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, sendikanın taleplerini gündeme getirecek ve talep edilen ücreti halka açıklayarak süreci yönetecekti! Ama bu konuda merhametinin ve iyi niyetinin kurbanı oldu. Cumhuriyet Halk Partisi, Bursa’da yaşanan “grev kartı” süreçlerinin yerel ve ulusal sorunlarını görerek konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyarak ulusal bir gündem yapacaktı başaramadı. Bursa’da Cumhuriyet Halk Partisi, hem oy hem de siyasi irade anlamında yok! Bu gerçekliği Milletvekili sayılarından ve çalışmalarından okuyabiliyoruz. Bursa’da AK Parti var ama onlar da “yoklarmış gibi” kendilerini deve kuşu misali kuma saklamışlar! Bursa için son söz son çare AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e aittir. Talepler, Bursa Büyükşehir Belediyesi uhdesini aşmıştır!
Bu saatten sonra Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yapması gereken sorularımıza cevap vermesi ve akabinde ama ücrette anlaşma ile ama yeni işçi alımları ile “sürdürülebilir belediyecilik” sürecini devam ettirmesidir. Mustafa Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna ama iktidarı tekzip ederek sandığa gitmeyen ama kendisine güvenerek sandığa giden Bursalıların oyu ile oturmuştur. Bozbey’in bugün yapması gereken Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Bursalılar ile omuz omuza sorunları çözmektir. Gün gelir Bursa ve Bursalılar yine sandıkta gereken cevabı demokratik yollar ile tüm sorumlulara verirler. Sonuç itibariyle bugün Bursa Milletvekilleri de susuyorsa, gün gelir Bursalılar sandıklar da konuşur değil mi? Bursa, Türkiye’nin mihenk taşıdır. Ve Bursalıların sabrı taştı mı olacaklar tüm Türkiye’yi etkiler diyerek hepimize hayırlı günler diliyorum.