Dışarıdan bakıldığında içerisi pek görülmeyen Bursa, derinliklerine inildikçe Türkiye’nin lokomotifi olduğunu kanıtlayan büyük bir şehirdir. Elbette, siyasetin ötesinde ekonomi ve kalkınma anlamında ülke için büyük bir güvence olan Bursa; gücünü yerli ve milli sanayicisi ile tüccarlarından almakta.
Bursa’nın yıllar öncesinden süregelen ticari yaşantısı, küresel sanayileşme ve gelişen teknoloji akımları ile bugünkü halini almıştır. Tekstil kenti olma özelliğini otomotiv, makine, yazılım ve teknoloji sektörleri ile güçlendiren Bursa, Ankara her ne kadar görmezden geliyor olsa bile 6 Şubat depremlerinde Türkiye’yi omuzlamış zenginlikleri ile köklü ve devasa bir güçtür.
Türkiye’nin son 20 yılını değerlendirdiğimizde; hak ettiğini her ne kadar alamamış olsa bile hiç kimseden bir şey beklemeksizin sadece Türkiye ve Türk Milleti için üretmeye devam eden Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa’nın yarınları ve ülkenin güvencesidir.
Hızlı Tren’in yıllardır siyasetçilerin yılan hikayesine dönüştürdüğü bir enstrüman olmasının gerçekliğinde BTSO, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli ancak yeterli olmayan katkıları ile bugün yerli ve milli teknoloji ile sanayinin üretim üssü bölgeler oluşturmayı başarmıştır!
Türkiye’nin en önemli hedefleri arasında yer alan yerli ve milli üretim hususunda ülkenin güvencesi konumunda olan Bursa’da, sanayi ve ticaret alanında biriken onlarca sorun maalesef çözülememiştir, çözüleceğine dair umutlar tükenmiştir.
Son olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanı Bursa’dan Milletvekili olarak gösterilmiş olsa bile kendisini seçimlerden sonra aramızda görmek pek mümkün olmadı. Ki, yeni kabine üyelerini de Bursa’da hiç görmedik!
Bursa’nın kayıp Milletvekilleri arasında sanayici bulmak imkânsızlaşırken, AK Parti Bursa İl Başkanı Sanayici olmasına rağmen halen daha kendi ilçesi olan Kestel’de ki Çataltepe Sanayi Bölgesi sorununa dair somut bir adım atamadı! Bursa’nın doğusu Türkiye’nin doğusundan daha kötü bir haldeyken, Bursa’nın Türkiye’nin gücü olarak kalabilmesi ne kadar mümkün?
Bursa’nın iç dinamiklerini değerlendirdiğimizde; Türkiye’nin küresel hedeflerini yakalayabilecek pozitif adımları en zor süreçlerde bile istisnasız olarak atan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın ülkeye kattığı değeri, pandemi ve 6 Şubat depremleri süreçlerinden okuyabiliriz. Bursa’nın yegâne gücü olan BTSO ve üyeleri bugün maalesef yanlış siyasi hamleler neticesinde şehir ve ülke siyasetinden uzaklaştırılmış olsalar bile aslında Türkiye için her daim alın ve akıl teri dökmekten vazgeçmediler…
Osmanlı’yı yıkan Kapitülasyon süreçlerini değerlendirdiğimizde; günümüzde de benzer uygulamaların sıklaştığını görmekteyiz. Türkiye’nin çıkış reçetesini sürekli olarak yerli ve milli üretim ve markalaşma üzerine ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, maalesef son iki kabine süreçlerinde bu konuda somut başarılar elde edecek isimler ile net ekonomik başarılar elde edememiştir!
Ve yine görmekteyiz ki; küresel sermaye ile sermayeciler Türkiye’de etkin bir irade göstererek, idari bir güç olmaya başlamıştır!
Arap sermayesi ile Avrupalı yatırımcılar ve Amerika’dan gelecek sıcak paralar ile Türkiye’nin kurtulacağına inanmak, tefeciden aldığı borç ile tefeci faizi ödeyen adamın hazin hikâyesini akıllara getirmektedir!
Bursa gibi güzide ve güçlü bir şehrin sanayileşmesine önemli katkılar koyacak hızlı tren süreçlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki siyasi yapının Milletvekilleri ve Bakanları ile kent yöneticileri yetersiz kalırken, son gelişmeler ışığında sanayici; fabrikalarında yerli ve milli işçi yerine Suriyeli ve dışarıdan gelen Mülteci çalıştırmaya başlamıştır!
Yarınlar bize son gelişmeler ışığında; Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret ve Sanayi Bölgelerinde yerli ve milli sanayiciler yerine yabancı sanayiciler ve tüccarlar göreceğimizi işaret etmektedir!
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin elzem ihtiyaçları arasında yer alan teşvik hususu; Anadolu’da Bursa kadar Türkiye’ye değer üretemeyen şehirlerde fazlası ile kullanılırken, Bursa sanayicisi ve tüccarı ısrarla üvey evlat olarak bırakılmıştır!
Türkiye’nin sanayi üretiminin aldığı ağır yaraları İnegöl’de patlayan çekler ve zor duruma düşen üretici ile değerlendirdiğimizde; Bursa ve BTSO’nun önemini daha fazla anlamaktayız. Mültecilerin Bursa başta olmak üzere hızla atölye ve fabrika açtığı Türkiye’de, fazla uzak olmayan bir tarihte yaşanacak Mülteci ve Yerli krizini sokağa taşırmadan önlemek mümkün görünmemektedir!
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hızla hayata geçirilmeye çalışılan TEKNOSAB ile KOBİ OSB projeleri şehir içi çarpık yapılaşmanın ve kirliliğin önüne geçecek mega vizyonlar. Peki, Bursa’yı yöneten dinamikler neden ısrarla bu mega vizyonlara sahip insanlardan seçilmemektedir?
Her birini birer ekonomi kahramanı olarak nitelendirebileceğimiz Bursa iş dünyasının neferlerinin Ankara’dan beklediklerini alamadıklarını görmekteyiz ki; bu dönemde alamayacakları aşikâr!
Bursa’nın sadece Kuveyt’ten ve Arap ülkelerinden gelen turistler ile ekonomisinin güçleneceğine inan kent yöneticileri ile Çataltepe Sanayi Bölgesi hususunda sessiz kalıp Kestel’in verimli arazilerinde buğday tarlalarında ot biçen kent yöneticileri ve Milletvekilleri ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye Yüzyılı vizyonuna ulaşması hayal bile değildir!
Hâsılı görmekteyiz ki; Bursa, Türkiye için vazgeçilmez bir şehir olurken BTSO’da Bursa’nı yegâne gücüdür!
Gastronomi fuarları düzenleyen kent yöneticileri, sağlarında ve sollarında Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ile Bursa Ticaret Borsası Başkanlarını tutamadıkları sürece iktidar partinin Bursa’da iktidar olması sadece ütopyadır!
Kısacası Sayın Recep Tayyip Erdoğan; siz Amerika’da Türk Dünyası hayallerini Elon Musk ile kurarken, Türkiye’deki iki gözünüzün çiçeği Bursa’da yerli ve milli sanayiciler ile tüccarlar 20 yıldır çözemediğiniz Çataltepe Sanayi Bölgesi ile olası depremlerde yıkılacak Bursa kıskacında BTSO’nun güçlü vizyon çizgisinde Türkiye için yarınlar üretmeye devam ediyorlar.