Yıldırım Belediyesi
Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Türkiye'nin sorunu Alzheimer

Yeni bir haftaya yeni bir bakış açısı ile merhaba demek istedim. Türkiye'nin sosyal, ekonomik, siyasi ve askeri sorunlarını incelerken veyahut irdelerken önemli hatalar yapıldığını hep birlikte gözlemliyoruz. Son yıllarda iktidarın yüzde 50 üzeri oy oranından ittifak olarak yüzde 30 oy oranının altına düşmesinde de bu hataların önemli bir rol oynadığını düşünenlerdenim.   Bilindiği üzere Alzheimer; hafıza, düşünce ve davranış fonksiyonlarının azalmasına neden olur. İleri yaşlarda gözlemlenebildiği gibi, genç yaşlarda da bu hastalığa yakalanan talihsiz isimlerden olabilirsiniz. Bugün Türkiye, yüzüncü yaşına koşan genç bir devlet. Ve maalesef bu genç devletin kronik hastalığının adı; Alzheimer...   Türkiye'nin köklü bağlarını irdelemeyen, Türkiye'nin öncesindeki Osmanlı ve Selçuklu İmparatorlukları ile bugüne gelinen süreçleri okuyamayan gençler ve çocuklar ile ikinci yüzyılı var edemeyiz. Türkiye'nin sosyo ekonomik gerçeklerini iyi okuması ve geleceğini kurgularken, geçmiş tecrübelerinden ders alması mecburi. Günümüz Türkiye'sinde maalesef hem siyasi hemde bürokratik makamlarda yetkili olan isimlerin ülkenin bin yıllık geçmişine ve davranış modellerine hakim olamadığını gözlemliyoruz. Daha da kötüsü; Türkiye'yi yönetenlerin 15 Temmuz'u ve öncesi yakın tarihi de gözden kaçırdıklarını görmek üzüntü veriyor.   ***   Ankara'dan gelen kulisler bize, FETÖ ve PKK ile benzeri oluşumların toplumsal karşılıklarına yönelik yeni açılım sürecini fısıldıyor. Türkiye'nin sırf sosyo ekonomik dar boğazdan çıkmak için içerisindeki hainlere fırsat verecek siyasilere ve siyaset modellerine ihtiyacı olmadığını öncelikle ve beraberinde ivedilikle ifade etmekte fayda görüyorum. Türkiye'nin varlığını oluşturan tüm halklar ve kültürler ile milletlerine elbette büyük bir minnet ve hürmet borcumuz vardır. Türkiye'yi oluşturan her bir yapı taşı elbette başımızın tacı, gönlümüzdeki aşktır. Lakin; ihanet ile sadakati, hain ile sadık'ı birbirine karıştırmak, ahmaklık ötesinde bir durumdur. Biz şimdilik bunu Alzheimer hastalığı olarak yorumlayalım. İnşallah Cenabı Allah, bu hastalığa yakalanan kullarına olduğu gibi yetkili isimlerine de şifa nasip eder...   Türkiye'nin varlığı için her anlamda ve alanda bedel ödeyenlerin ihanet odakları ile oluşacak açılımlara ihtiyacı yoktur! Ki, bu saatten sonra herhangi bir açılım; devlet ile milleti birbirine karşıt hatta çatışır duruma getirir...   Türkiye'nin maalesef ciddi bir Milli Eğitim sorunu olduğunu kabul etmeliyiz. Eğitim sistemi bir türlü "Milli" değer yargılarımıza ve gerçeklerimize göre kurgulanamayan Türkiye'nin, ulusal kanallarında "Kahraman Ukrayna Halkı" haberlerini duyuyoruz. Peki; yarın bir savaş olduğunda, "Türkiye'nin halkı ne kadar kahraman olacak" sorusunu hiç kendimize sorduk mu?   Bugün Türkiye'nin siyasi süreçlerini incelediğimizde; herhangi bir ismin yüzde 50+1 oy ile tek başına iktidar olmasının olanaksız olduğunu gözlemliyoruz. Öyle ki, Cumhur İttifakı'nın mevcut siyasi yapısı ve sokağa yansıyan halleri ile beraber bürokratlarının toplumca benimsenmeyen değişken tutumları ile Türkiye'de ilk seçimlerde iktidar olabilme şansı neredeyse imkansız. Ve yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sokak analizleri ve araştırmalar ile anketlere göre ilk turu kazanması ihtimali de çok zayıf. Anlayacağınız; Cumhur İttifakı'da toplumsal Alzheimer hastalığının mağduru olmuş durumda!   Kısacası; Alzheimer, hem birey hemde toplum açısından önemli bir hastalıktır. Tedavisi halen daha küresel boyutta araştırılan Alzheimer, geleceğin hastalığı olarak yorumlanıyor. Bugün Türkiye'yi her kademe de yönetenlerin yaş ortalamaları ve Türkiye'nin geleceği gençlerin beyinsel sağlık taramaları araştırıldığında, Alzheimer hastalığının ülkemizde önemli bir sorun olduğunu ve ulusal güvenlik tehtidi yarattığını görürüz. Anlayacağınız; eğitim kadar sağlık da şart. Ne diyelim; Cenabı Allah şifa versin hepimize demekten başka...
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2022 - Pazartesi

Türkiye'nin sorunu Alzheimer

Yeni bir haftaya yeni bir bakış açısı ile merhaba demek istedim. Türkiye'nin sosyal, ekonomik, siyasi ve askeri sorunlarını incelerken veyahut irdelerken önemli hatalar yapıldığını hep birlikte gözlemliyoruz. Son yıllarda iktidarın yüzde 50 üzeri oy oranından ittifak olarak yüzde 30 oy oranının altına düşmesinde de bu hataların önemli bir rol oynadığını düşünenlerdenim.

 

Bilindiği üzere Alzheimer; hafıza, düşünce ve davranış fonksiyonlarının azalmasına neden olur. İleri yaşlarda gözlemlenebildiği gibi, genç yaşlarda da bu hastalığa yakalanan talihsiz isimlerden olabilirsiniz. Bugün Türkiye, yüzüncü yaşına koşan genç bir devlet. Ve maalesef bu genç devletin kronik hastalığının adı; Alzheimer...

 

Türkiye'nin köklü bağlarını irdelemeyen, Türkiye'nin öncesindeki Osmanlı ve Selçuklu İmparatorlukları ile bugüne gelinen süreçleri okuyamayan gençler ve çocuklar ile ikinci yüzyılı var edemeyiz. Türkiye'nin sosyo ekonomik gerçeklerini iyi okuması ve geleceğini kurgularken, geçmiş tecrübelerinden ders alması mecburi. Günümüz Türkiye'sinde maalesef hem siyasi hemde bürokratik makamlarda yetkili olan isimlerin ülkenin bin yıllık geçmişine ve davranış modellerine hakim olamadığını gözlemliyoruz. Daha da kötüsü; Türkiye'yi yönetenlerin 15 Temmuz'u ve öncesi yakın tarihi de gözden kaçırdıklarını görmek üzüntü veriyor.

 

***

 

Ankara'dan gelen kulisler bize, FETÖ ve PKK ile benzeri oluşumların toplumsal karşılıklarına yönelik yeni açılım sürecini fısıldıyor. Türkiye'nin sırf sosyo ekonomik dar boğazdan çıkmak için içerisindeki hainlere fırsat verecek siyasilere ve siyaset modellerine ihtiyacı olmadığını öncelikle ve beraberinde ivedilikle ifade etmekte fayda görüyorum. Türkiye'nin varlığını oluşturan tüm halklar ve kültürler ile milletlerine elbette büyük bir minnet ve hürmet borcumuz vardır. Türkiye'yi oluşturan her bir yapı taşı elbette başımızın tacı, gönlümüzdeki aşktır. Lakin; ihanet ile sadakati, hain ile sadık'ı birbirine karıştırmak, ahmaklık ötesinde bir durumdur. Biz şimdilik bunu Alzheimer hastalığı olarak yorumlayalım. İnşallah Cenabı Allah, bu hastalığa yakalanan kullarına olduğu gibi yetkili isimlerine de şifa nasip eder...

 

Türkiye'nin varlığı için her anlamda ve alanda bedel ödeyenlerin ihanet odakları ile oluşacak açılımlara ihtiyacı yoktur! Ki, bu saatten sonra herhangi bir açılım; devlet ile milleti birbirine karşıt hatta çatışır duruma getirir...

 

Türkiye'nin maalesef ciddi bir Milli Eğitim sorunu olduğunu kabul etmeliyiz. Eğitim sistemi bir türlü "Milli" değer yargılarımıza ve gerçeklerimize göre kurgulanamayan Türkiye'nin, ulusal kanallarında "Kahraman Ukrayna Halkı" haberlerini duyuyoruz. Peki; yarın bir savaş olduğunda, "Türkiye'nin halkı ne kadar kahraman olacak" sorusunu hiç kendimize sorduk mu?

 

Bugün Türkiye'nin siyasi süreçlerini incelediğimizde; herhangi bir ismin yüzde 50+1 oy ile tek başına iktidar olmasının olanaksız olduğunu gözlemliyoruz. Öyle ki, Cumhur İttifakı'nın mevcut siyasi yapısı ve sokağa yansıyan halleri ile beraber bürokratlarının toplumca benimsenmeyen değişken tutumları ile Türkiye'de ilk seçimlerde iktidar olabilme şansı neredeyse imkansız. Ve yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sokak analizleri ve araştırmalar ile anketlere göre ilk turu kazanması ihtimali de çok zayıf. Anlayacağınız; Cumhur İttifakı'da toplumsal Alzheimer hastalığının mağduru olmuş durumda!

 

Kısacası; Alzheimer, hem birey hemde toplum açısından önemli bir hastalıktır. Tedavisi halen daha küresel boyutta araştırılan Alzheimer, geleceğin hastalığı olarak yorumlanıyor. Bugün Türkiye'yi her kademe de yönetenlerin yaş ortalamaları ve Türkiye'nin geleceği gençlerin beyinsel sağlık taramaları araştırıldığında, Alzheimer hastalığının ülkemizde önemli bir sorun olduğunu ve ulusal güvenlik tehtidi yarattığını görürüz. Anlayacağınız; eğitim kadar sağlık da şart. Ne diyelim; Cenabı Allah şifa versin hepimize demekten başka...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.