Yıldırım Belediyesi
Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Türkiye Yüzyılı’ndan beklentiler…

Ulusal anlamda kabul etmemiz gereken en önemli husus; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yüzüncü Yaşı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleri ile “Türkiye Yüzyılı” maalesef Cumhuriyet’in 75’nci yaş kutlamaları kadar etkin programlar çerçevesinde ve yıl genelinde etkin şekilde kutlanamadı! Dünya’nın genelindeki örnekleri ile değerlendirdiğimizde, Japonya atom bombaları yemesine rağmen bugün teknoloji ve yazılım ürünleri anlamında önemli bir ülke konumuna geldi. Çin, Amerika, Rusya ve daha birçok ülke ağır depremler, sel ve doğal afetler yaşamalarına rağmen kuruluş yıldönümlerini büyük bir coşku ile kutluyorlar. Türkiye, binlerce yıllık kadim medeniyetlerinin bir bütünü ve Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği şekli ile Osmanlı dâhil olmak üzere tüm tarihin tamamı niteliğinde olmasına rağmen maalesef Yüzüncü Yaşı’nı ve beraberinde Türkiye Yüzyılı’nı toplumun tüm dinamikleri tarafından on yıllarca hatırlanacak niteliklerde kutlayamadı… Türkiye Yüzyılı’nda toplumun birçok beklentisi öne çıkarken, hızla artan mülteci yükünü ve beraberinde Ortadoğu’da yaşanan tüm olumsuzluklarda direkt muhatap olarak kabul edilmek gerçekliği vatandaşlar açısından ciddi bir güvensizlik ve huzursuzluk ortamı oluşmasına neden oluyor. Türkiye’nin yüzyıl önce yaşadığı acı tecrübeler ve beraberinde yaşadığı kalkınma süreçleri ile bugün hali hazırda maaşlardan bütçeye varıncaya kadar her türlü ekonomik söylemde Amerika Doları üzerinden yapılan açıklamalar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarının vatandaş nezdinde ağır yaralar almasına sebep oluyor. Büyükşehirlerin hızla insan yığınları barındıran kara parçaları olmaya başlamaları ve beraberinde ulaşımdan sağlığa, istihdamdan güvenliğe varıncaya kadar birçok açıdan yetersiz kalmaları, Cumhuriyetin kuruluş politikalarına acilen dönüşün mecburiyetini ortaya koyuyor. Yüksek teknoloji atakları içerisinde hızla boşalan köyler ve beraberinde çarpık yapılaşma ile çözümü imkânsız şehirler meydana gelen Türkiye’nin acilen, Köye Dönüş ve Uydu Kentler projelerini hayata geçirmesi gerekiyor. Asgari ücret ile geçinmenin her geçen gün imkânsız olduğu günümüzde, emekli maaşlarının yetersizliği gerçekliğinde tüm maaşların toplumsal refah düzeyini taşıyacak nitelikte olması gerekiyor. Eğitim sisteminin hızla çöktüğü ülkemizde, Köy Enstitüleri ve Halk Eğitim Merkezleri’nin yeniden Mesleki Eğitimler içerecek şekilde hayata geçirilmesi şart. Hızla mülteci ülkesi olmaya başlayan Türkiye’nin olası doğal afetler gerçekliği iyi değerlendirilerek ülkenin batısından doğusuna doğru yeni bir çevre, tarım ve şehircilik politikası geliştirilmesi en önemli gerçekliğimiz. Avrupa’dan uzaklaşan, Ortadoğu ile hızla yakınlaşan Türkiye’nin yabancılara toprak satışını durdurmak suretiyle otomobil, konut ve işyeri fiyatlarını kendi öz halkının alım gücüne göre yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Tüm Dünya’nın gözleri önünde gerçekleşen İsrail katliamları ve Filistin’de yaşanan soykırım, Türkiye’nin yabancılara toprak satışında yaptığı yanlışları görmesi açısından en değerli fırsat diyebiliriz! Bursa gibi ulusal kalkınmada Türkiye’ye güç katan büyükşehirlerin hızlı tren, havalimanı, denizcilik, otoyol ve lojistik merkezi sorunlarının daha küçük ölçekli ve ekonomiye daha az değer katan şehirlere göre daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Türkiye’nin kalkınmasının bireysel kalkınmadan geçtiğini kabul ederek, yeni bir vergi sistemi ile hem esnaf hem de iş dünyası ile kamu çalışanları dâhil tüm çalışanların ekonomik refah düzeyine ulaştırılması gerekiyor. Otomobil, ev ve işyeri almanın hayal bile edilemediği günümüz Türkiye’sinde, yüksek vergiler ile yüksek banka faizleri ve az taksit oranları ile ekonominin daha fazla gitmeyeceğini kabul etmek zorundayız. Küresel mülkiyetsizleştirme ve kiralama sistemlerini güçlendiren hamlelerin yapıldığı Türkiye’de, yüksek katılımlı kitlesel olayların çok uzak olmadığını ulusal güvenlik gerçeği olarak öncelikle değerlendirmek zorundayız. Özelleştirmenin hızla fakirleştirdiği Türkiye’de kamusal ekonomik gücün yeniden tesis edilmek suretiyle, hem enflasyon ile mücadeleye güç katmak hem de milli ekonomik kalkınma hamleleri başlatmak için ihracatı artıracak ithalatın önünü kesecek somut hamleler yapılması gerekiyor. Türkiye Yüzyılı’nda daha fazla Türk İslam coğrafyası ile bütünleşmesini beklediğimiz Türkiye’nin, Ortadoğu savaşlarından uzak kalacak şekilde küresel barışın tesisi için Türk Silahlı Kuvvetlerini hem personel hem de teknolojik açıdan güçlendirmesine hız kesmeden devam edilmeli. Gençlerin gelecek kaygılarını yok edecek, çocukların ise; Türkiye’ye güvenen sağlam gençler olarak yetişmesini sağlamak için yeni bir sosyal eğitim ve yaşam politikası geliştirmeye mecburuz. Türkiye Yüzyılı’ndan beklentilerin bir kısmına yer verdiğimiz yazımızda en önemli hususlardan birisi de mesleksizlik ve kaybolan meslekler gerçeğidir. Her bireyin yüksek eğitim alarak bilinen çeşitli mesleklerde yığınlar oluşturması, hem o mesleklerin ekonomik ve sosyal açıdan değersizleşmesine hem de çıraklık ve mesleki teknik eğitim kültürünün gerileyerek yok olmasına sebebiyet vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türkiye Yüzyılı’nda bir asır boyunca yapılan tüm doğruları daha ileri düzeyde hayata geçirerek bir asır boyunca yapılan tüm hatalardan sıyrılmak suretiyle kendisini güçlendireceği siyasal ve kamusal yasal düzenlemelere ihtiyaç var! Toplumun beklentilerine tercüman olan yazımızın Ankara başta olmak üzere Türkiye için emek harcayan herkese bir kılavuz ve ışık olmasını dileyerek daha huzurlu yarınlar yaşayacağımız yeni bir yüzyıl diliyorum.
Ekleme Tarihi: 25 Ekim 2023 - Çarşamba

Türkiye Yüzyılı’ndan beklentiler…

Ulusal anlamda kabul etmemiz gereken en önemli husus; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yüzüncü Yaşı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleri ile “Türkiye Yüzyılı” maalesef Cumhuriyet’in 75’nci yaş kutlamaları kadar etkin programlar çerçevesinde ve yıl genelinde etkin şekilde kutlanamadı!

Dünya’nın genelindeki örnekleri ile değerlendirdiğimizde, Japonya atom bombaları yemesine rağmen bugün teknoloji ve yazılım ürünleri anlamında önemli bir ülke konumuna geldi. Çin, Amerika, Rusya ve daha birçok ülke ağır depremler, sel ve doğal afetler yaşamalarına rağmen kuruluş yıldönümlerini büyük bir coşku ile kutluyorlar.

Türkiye, binlerce yıllık kadim medeniyetlerinin bir bütünü ve Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği şekli ile Osmanlı dâhil olmak üzere tüm tarihin tamamı niteliğinde olmasına rağmen maalesef Yüzüncü Yaşı’nı ve beraberinde Türkiye Yüzyılı’nı toplumun tüm dinamikleri tarafından on yıllarca hatırlanacak niteliklerde kutlayamadı…

Türkiye Yüzyılı’nda toplumun birçok beklentisi öne çıkarken, hızla artan mülteci yükünü ve beraberinde Ortadoğu’da yaşanan tüm olumsuzluklarda direkt muhatap olarak kabul edilmek gerçekliği vatandaşlar açısından ciddi bir güvensizlik ve huzursuzluk ortamı oluşmasına neden oluyor.

Türkiye’nin yüzyıl önce yaşadığı acı tecrübeler ve beraberinde yaşadığı kalkınma süreçleri ile bugün hali hazırda maaşlardan bütçeye varıncaya kadar her türlü ekonomik söylemde Amerika Doları üzerinden yapılan açıklamalar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarının vatandaş nezdinde ağır yaralar almasına sebep oluyor.

Büyükşehirlerin hızla insan yığınları barındıran kara parçaları olmaya başlamaları ve beraberinde ulaşımdan sağlığa, istihdamdan güvenliğe varıncaya kadar birçok açıdan yetersiz kalmaları, Cumhuriyetin kuruluş politikalarına acilen dönüşün mecburiyetini ortaya koyuyor.

Yüksek teknoloji atakları içerisinde hızla boşalan köyler ve beraberinde çarpık yapılaşma ile çözümü imkânsız şehirler meydana gelen Türkiye’nin acilen, Köye Dönüş ve Uydu Kentler projelerini hayata geçirmesi gerekiyor.

Asgari ücret ile geçinmenin her geçen gün imkânsız olduğu günümüzde, emekli maaşlarının yetersizliği gerçekliğinde tüm maaşların toplumsal refah düzeyini taşıyacak nitelikte olması gerekiyor. Eğitim sisteminin hızla çöktüğü ülkemizde, Köy Enstitüleri ve Halk Eğitim Merkezleri’nin yeniden Mesleki Eğitimler içerecek şekilde hayata geçirilmesi şart.

Hızla mülteci ülkesi olmaya başlayan Türkiye’nin olası doğal afetler gerçekliği iyi değerlendirilerek ülkenin batısından doğusuna doğru yeni bir çevre, tarım ve şehircilik politikası geliştirilmesi en önemli gerçekliğimiz.

Avrupa’dan uzaklaşan, Ortadoğu ile hızla yakınlaşan Türkiye’nin yabancılara toprak satışını durdurmak suretiyle otomobil, konut ve işyeri fiyatlarını kendi öz halkının alım gücüne göre yeniden değerlendirmesi gerekiyor.

Tüm Dünya’nın gözleri önünde gerçekleşen İsrail katliamları ve Filistin’de yaşanan soykırım, Türkiye’nin yabancılara toprak satışında yaptığı yanlışları görmesi açısından en değerli fırsat diyebiliriz!

Bursa gibi ulusal kalkınmada Türkiye’ye güç katan büyükşehirlerin hızlı tren, havalimanı, denizcilik, otoyol ve lojistik merkezi sorunlarının daha küçük ölçekli ve ekonomiye daha az değer katan şehirlere göre daha fazla desteklenmesi gerekiyor.

Türkiye’nin kalkınmasının bireysel kalkınmadan geçtiğini kabul ederek, yeni bir vergi sistemi ile hem esnaf hem de iş dünyası ile kamu çalışanları dâhil tüm çalışanların ekonomik refah düzeyine ulaştırılması gerekiyor.

Otomobil, ev ve işyeri almanın hayal bile edilemediği günümüz Türkiye’sinde, yüksek vergiler ile yüksek banka faizleri ve az taksit oranları ile ekonominin daha fazla gitmeyeceğini kabul etmek zorundayız.

Küresel mülkiyetsizleştirme ve kiralama sistemlerini güçlendiren hamlelerin yapıldığı Türkiye’de, yüksek katılımlı kitlesel olayların çok uzak olmadığını ulusal güvenlik gerçeği olarak öncelikle değerlendirmek zorundayız.

Özelleştirmenin hızla fakirleştirdiği Türkiye’de kamusal ekonomik gücün yeniden tesis edilmek suretiyle, hem enflasyon ile mücadeleye güç katmak hem de milli ekonomik kalkınma hamleleri başlatmak için ihracatı artıracak ithalatın önünü kesecek somut hamleler yapılması gerekiyor.

Türkiye Yüzyılı’nda daha fazla Türk İslam coğrafyası ile bütünleşmesini beklediğimiz Türkiye’nin, Ortadoğu savaşlarından uzak kalacak şekilde küresel barışın tesisi için Türk Silahlı Kuvvetlerini hem personel hem de teknolojik açıdan güçlendirmesine hız kesmeden devam edilmeli.

Gençlerin gelecek kaygılarını yok edecek, çocukların ise; Türkiye’ye güvenen sağlam gençler olarak yetişmesini sağlamak için yeni bir sosyal eğitim ve yaşam politikası geliştirmeye mecburuz.

Türkiye Yüzyılı’ndan beklentilerin bir kısmına yer verdiğimiz yazımızda en önemli hususlardan birisi de mesleksizlik ve kaybolan meslekler gerçeğidir.

Her bireyin yüksek eğitim alarak bilinen çeşitli mesleklerde yığınlar oluşturması, hem o mesleklerin ekonomik ve sosyal açıdan değersizleşmesine hem de çıraklık ve mesleki teknik eğitim kültürünün gerileyerek yok olmasına sebebiyet vermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türkiye Yüzyılı’nda bir asır boyunca yapılan tüm doğruları daha ileri düzeyde hayata geçirerek bir asır boyunca yapılan tüm hatalardan sıyrılmak suretiyle kendisini güçlendireceği siyasal ve kamusal yasal düzenlemelere ihtiyaç var!

Toplumun beklentilerine tercüman olan yazımızın Ankara başta olmak üzere Türkiye için emek harcayan herkese bir kılavuz ve ışık olmasını dileyerek daha huzurlu yarınlar yaşayacağımız yeni bir yüzyıl diliyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.