vip
Yıldırım Belediyesi
Yıldırım Belediyesi

Matlı: Bursa güçlü bir şehir

Ekonomi 26.09.2021 - 11:56, Güncelleme: 26.09.2021 - 11:56 20230+ kez okundu.
 

Matlı: Bursa güçlü bir şehir

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Bursa Ticaret Borsası ve Matlı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, Ekosektör Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ömer Küçükkaya'ya ekonomi ve iş dünyasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bursa'nın güçlü bir şehir olduğunu vurgulayan Özer Matlı; " Bursa çok güçlü, her açıdan zengin ve şanslı bir şehir. Ankara'da lobi faaliyetlerini hızlandırarak ulusal yatırımları daha fazla Bursa'ya çekmeliyiz" dedi.   Bursa'nın ticari verilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?   2020 yılında, tüm dünya ekonomileri pandeminin yarattığı etkilere karşı önemli ekonomik adımlar attı. Bunların başında, merkez bankalarının para basması ve yüklü mali politika desteği geldi. Türkiye ekonomisi ise bu sürece hem dolarizasyon hem de yüksek enflasyon gibi kırılganlıklarla girdiği için atılabilecek adımlar da oldukça sınırlı oldu.   Seçilen yöntem; enflasyon yüksek seyrederken, düşük faizle yüklü kredi artışı olunca hem dış denge bozuldu hem merkez bankası rezervleri azaldı hem de enflasyon yine yükseliş trendine geçti.   TL’nin alım gücünün belirgin şekilde düştüğü bu dönemde, dünya ekonomisi yüzde 3,5 daralırken, Türkiye yıllık yüzde 1,8 gibi pozitif bir büyüme yakaladı. Bu durum, 2020 gibi pandemi kaynaklı çok zorlu bir yılda bize pozitif büyüme getirse de yarattığı maliyetler bizi bugünkü yüksek enflasyon, yüksek döviz ihtiyacı gibi kırılganlıklara taşıdı. Hal böyle olunca Bursa`da ekonomik göstergeler umut verici olsa da reel sektörün ve vatandaşın beklentilerini yeterince karşılayamadı.   En son Sayın Cumhurbaşkanımız Orta Vadeli Program`da tarım sanayi entegrasyonunu sağlamak amacıyla sözleşmeli tarım mekanizmalarının geliştirileceğini belirtti. Bu sistem iyi uygulandığında arz-talep arasında planlama yapılabilmeyi kolaylaştırarak, gıda enflasyonunu da azaltacak unsurlardan biri olarak gözükmektedir.     Gelişen ve küreselleşen ekonomide Türkiye’nin tarım politikaları yeterli mi? Hangi fırsatları değerlendirmemiz gerekiyor?   Tarım politikalarımızın hele ki böylesi bir süreçte yeterli olduğunu söylemek maalesef çok güç. Bu nedenle özellikle olası salgın, doğal afet, savaş gibi durumlarda tüm dünya ülkelerinin tarımsal ürünlerin devamlılığı noktasında mutlaka alternatif planları ve politikaları olması gerekmektedir. Sosyal, ekonomik, politik, yasal, finansal, enerji, sağlık hizmetleri, ulaşım, iletişim, ekolojik, iklim ve tarım, hayatı tanımlayan birbirine bağlı sistemlerdir. Tüm bunların arasında tarım ve gıda tedarik zinciri, sistemler arasındaki bağlantı noktasında bulunduğundan dolayı tartışmasız önemdedir. Bundan dolayı savunma sanayi gibi tarım da stratejik bir sektördür. Yaşadığımız toprakların eşi benzeri olmadığının farkına vararak planlama yapmanın ve teknolojiden beslenerek kaynaklarımızı en etkin biçimde kullanmanın bizim en büyük fırsatımız olduğu kanısındayım.   Bursa'da yetişen bir ticaret erbabı ve sanayici olarak neden Diyarbakır'a yatırım yapıyorsunuz? Diyarbakır yatırımın da bizlerin göremediği hangi pozitif mesajlar ve fırsatlar var?   Diyarbakır`a yatırım yapmamızın en temel sebeplerinden biri; gelişmekte olan bir bölge olması ve bölgedeki genç nüfusu istihdama kazandırmaktır. Üretim kompleksimizin, bünyesinde 250 çalışan ve dolaylı olarak sağlayacağı bin kişilik istihdam hacmi ile gerek bölge gerekse ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Yatırıma temel oluşturan bir diğer önemli husus ise bölgedeki yatırım teşvikleri. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız tarafından açıklanan teşvikler dolayısı ile biz de yatırım kararımızı hızlandırmış bulunuyoruz. Bir diğer önemli konu da Diyarbakır bölgesinde yapmakta olduğumuz fabrika yatırımının en temel dayanaklarından biri yerinde üretim modelidir. Proyem’in Türkiye genelinde faaliyet gösteren tüm fabrikalarında “yerinde üretim modeli” esas alınmıştır. Yani yerinde üretim modeli ile gerek ham madde alan üreticimize gerek yem alan çiftçimize daha yakın üretim yaparak sektöre çift yönlü katkı sağlamak ve böylece üreticilerimizin hem mahsullerini satarken hem de öncesine göre daha uygun maliyetle yem satın alırken gelirlerini artırmayı hedefliyoruz. Sonuç olarak; yıllarca terörle anılan bölgemizin bugün istihdam, yatırım, üretim ile anılıyor olmasına bir nebze de olsa katkı koyabilmek bizler için son derece gurur verici, unutmayalım ki “Medeniyet batıda ancak ışık doğudan yükselir”.   İhracat kenti Bursa'nın sanayi dışında büyümesi mümkün mü? Sanayi kirliliğini önlemek için düşünceleriniz neler?   Elbette ki Bursa`nın sanayi dışında farklı sektörlerde de büyümesi mümkün. Özellikle bu büyüme; tarım ve turizm sektörlerinde olabilir. Çünkü Bursa bu iki alanda da inanılmaz zenginlikler barındıran bir şehir. Sadece üzerinde tüm paydaşlarıyla mutabakat sağlanmış bir plana ve topyekûn bir iş birliğine ihtiyacı var. Sanayi kirliliği konusunda sizlerin de bildiği gibi artık gündemimizde “Yeşil Mutabakat” süreci var ve bu konu, önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği’nin izleyeceği politikaların merkezinde yer alarak, tüm iç ve dış politika süreçlerimizi de etkileyecektir. Ticaretinin yarısına yakınını AB ile gerçekleştiren ülkemizin, ticaret ve sanayi başta olmak üzere ilgili tüm alanlardaki politikalarına AB’nin atacağı adımları yakından takip ederek yön vermesi, uluslararası rekabetçiliğimizin korunması açısından da ciddi önem taşımaktadır.     TOBB Yönetim Kurulu Üyesi olarak Ankara'dan baktığınızda nasıl bir Bursa görüyorsunuz?   Çok güçlü, her açıdan zengin ve şanslı bir şehir görüyorum ancak Bursa`nın sadece potansiyelini keşfetmeye ve özellikle başkentte lobi faaliyetleri konusunda çok daha etkin rol almaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.   Tarım, turizm, ticaret dediğimizde Bursa ve Türkiye için hangi fırsatları yakalamamız gerekiyor?   Pandeminin küresel anlamda doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemediği hemen hemen hiçbir değişken, yapı, sistem ve sektör kalmadı diyebiliriz. Salgın öncesi dönemin alışıldık ticari ilişkileri değişmekte, geleneksel tedarik zincirinde aksama ve kopuşlar yaşanmaktadır. Salgının arz ve talep dengesinde yarattığı şok, bir yandan dış ticaret hacminin azalmasına diğer taraftan da yenilikçi gelişmelerin kaydedilmesine neden olmuştur. Salgının toplumsal ve ekonomik sonuçlarının yanı sıra, demografik, kültürel, yönetsel, sosyolojik, psikolojik, altyapısal boyutlarda önemli sonuçları bulunmakta. Nitekim, küresel ticaret hacminin küçüldüğü, ülkelere ilişkin büyüme beklentilerinin azaldığı, ürün güvenliği endişelerinin arttığı ve dijital ticaret trendlerinin ciddi ön plana çıktığı bu süreçte, ticaret de tüm araç ve mekanizmalarıyla dönüşmektedir. Salgın döneminde dış ticaret faaliyetleri ve lojistikte karşılaşılan güçlükler, ihracatçı ve ithalatçı firmaları konvansiyonel ticaret yöntemlerinden dijital ticarete yakınlaştırmaktadır. Türkiye’nin ve elbette ki gıda, otomotiv, imalat ve makine sanayinde ciddi potansiyel barındıran Bursa`nın, yeni ticari düzende özellikle enerji, tarım ve savunma gibi stratejik sektörlerde kendi üretimini gerçekleştirerek dışa bağımlılığı azaltan ve üstün olduğu sektörlerde temel tedarikçi konumunda olmayı hedeflemesi gerektiği kanısındayım.   Gençlik, Girişimcilik ve Kadın Yönetici kavramları konusunda görüşleriniz nelerdir?   Şüphesiz gelecek gençlerde ve son dönemlerin en gözde kavramlarından biri de girişimcilik. Birçok genç, parlak bir fikir bulup kendi işinin başına geçmek istiyor. Ancak iş sadece güzel bir girişim fikri bulmakla elbette bitmiyor. Girişimci olmak isteyen herkesin sahip olması gereken belli başlı özellikler var. Çünkü girişimcilik gerçekten farklı kabiliyetler de isteyen özel bir alan.  Ben sadece bu konuda genç, girişimci, kadın ayrımı gözetmeksizin başarılı olmak isteyen herkese nacizane birkaç öneride bulunmak isterim; tutkulu, meraklı ve araştırmacı, ikna kabiliyeti yüksek, risk alabilen, hatalarından ders çıkarmayı bilen, değişime açık olan, iyi bir ekiple çalışan ve en önemlisi de büyük resme bakıp tavsiyeleri, tecrübeleri dikkate alarak asla pes etmeyen herkes, başarı kavramından beklentisi her ne ise onu er ya da geç yakalayacaktır.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Bursa Ticaret Borsası ve Matlı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, Ekosektör Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ömer Küçükkaya'ya ekonomi ve iş dünyasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bursa'nın güçlü bir şehir olduğunu vurgulayan Özer Matlı; " Bursa çok güçlü, her açıdan zengin ve şanslı bir şehir. Ankara'da lobi faaliyetlerini hızlandırarak ulusal yatırımları daha fazla Bursa'ya çekmeliyiz" dedi.

 

Bursa'nın ticari verilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

2020 yılında, tüm dünya ekonomileri pandeminin yarattığı etkilere karşı önemli ekonomik adımlar attı. Bunların başında, merkez bankalarının para basması ve yüklü mali politika desteği geldi. Türkiye ekonomisi ise bu sürece hem dolarizasyon hem de yüksek enflasyon gibi kırılganlıklarla girdiği için atılabilecek adımlar da oldukça sınırlı oldu.

 

Seçilen yöntem; enflasyon yüksek seyrederken, düşük faizle yüklü kredi artışı olunca hem dış denge bozuldu hem merkez bankası rezervleri azaldı hem de enflasyon yine yükseliş trendine geçti.

 

TL’nin alım gücünün belirgin şekilde düştüğü bu dönemde, dünya ekonomisi yüzde 3,5 daralırken, Türkiye yıllık yüzde 1,8 gibi pozitif bir büyüme yakaladı. Bu durum, 2020 gibi pandemi kaynaklı çok zorlu bir yılda bize pozitif büyüme getirse de yarattığı maliyetler bizi bugünkü yüksek enflasyon, yüksek döviz ihtiyacı gibi kırılganlıklara taşıdı. Hal böyle olunca Bursa`da ekonomik göstergeler umut verici olsa da reel sektörün ve vatandaşın beklentilerini yeterince karşılayamadı.

 

En son Sayın Cumhurbaşkanımız Orta Vadeli Program`da tarım sanayi entegrasyonunu sağlamak amacıyla sözleşmeli tarım mekanizmalarının geliştirileceğini belirtti. Bu sistem iyi uygulandığında arz-talep arasında planlama yapılabilmeyi kolaylaştırarak, gıda enflasyonunu da azaltacak unsurlardan biri olarak gözükmektedir.

 

 

Gelişen ve küreselleşen ekonomide Türkiye’nin tarım politikaları yeterli mi? Hangi fırsatları değerlendirmemiz gerekiyor?

 

Tarım politikalarımızın hele ki böylesi bir süreçte yeterli olduğunu söylemek maalesef çok güç. Bu nedenle özellikle olası salgın, doğal afet, savaş gibi durumlarda tüm dünya ülkelerinin tarımsal ürünlerin devamlılığı noktasında mutlaka alternatif planları ve politikaları olması gerekmektedir.

Sosyal, ekonomik, politik, yasal, finansal, enerji, sağlık hizmetleri, ulaşım, iletişim, ekolojik, iklim ve tarım, hayatı tanımlayan birbirine bağlı sistemlerdir. Tüm bunların arasında tarım ve gıda tedarik zinciri, sistemler arasındaki bağlantı noktasında bulunduğundan dolayı tartışmasız önemdedir. Bundan dolayı savunma sanayi gibi tarım da stratejik bir sektördür. Yaşadığımız toprakların eşi benzeri olmadığının farkına vararak planlama yapmanın ve teknolojiden beslenerek kaynaklarımızı en etkin biçimde kullanmanın bizim en büyük fırsatımız olduğu kanısındayım.

 

Bursa'da yetişen bir ticaret erbabı ve sanayici olarak neden Diyarbakır'a yatırım yapıyorsunuz? Diyarbakır yatırımın da bizlerin göremediği hangi pozitif mesajlar ve fırsatlar var?

 

Diyarbakır`a yatırım yapmamızın en temel sebeplerinden biri; gelişmekte olan bir bölge olması ve bölgedeki genç nüfusu istihdama kazandırmaktır. Üretim kompleksimizin, bünyesinde 250 çalışan ve dolaylı olarak sağlayacağı bin kişilik istihdam hacmi ile gerek bölge gerekse ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.

Yatırıma temel oluşturan bir diğer önemli husus ise bölgedeki yatırım teşvikleri. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız tarafından açıklanan teşvikler dolayısı ile biz de yatırım kararımızı hızlandırmış bulunuyoruz.

Bir diğer önemli konu da Diyarbakır bölgesinde yapmakta olduğumuz fabrika yatırımının en temel dayanaklarından biri yerinde üretim modelidir. Proyem’in Türkiye genelinde faaliyet gösteren tüm fabrikalarında “yerinde üretim modeli” esas alınmıştır.

Yani yerinde üretim modeli ile gerek ham madde alan üreticimize gerek yem alan çiftçimize daha yakın üretim yaparak sektöre çift yönlü katkı sağlamak ve böylece üreticilerimizin hem mahsullerini satarken hem de öncesine göre daha uygun maliyetle yem satın alırken gelirlerini artırmayı hedefliyoruz.

Sonuç olarak; yıllarca terörle anılan bölgemizin bugün istihdam, yatırım, üretim ile anılıyor olmasına bir nebze de olsa katkı koyabilmek bizler için son derece gurur verici, unutmayalım ki “Medeniyet batıda ancak ışık doğudan yükselir”.

 

İhracat kenti Bursa'nın sanayi dışında büyümesi mümkün mü? Sanayi kirliliğini önlemek için düşünceleriniz neler?

 

Elbette ki Bursa`nın sanayi dışında farklı sektörlerde de büyümesi mümkün. Özellikle bu büyüme; tarım ve turizm sektörlerinde olabilir. Çünkü Bursa bu iki alanda da inanılmaz zenginlikler barındıran bir şehir. Sadece üzerinde tüm paydaşlarıyla mutabakat sağlanmış bir plana ve topyekûn bir iş birliğine ihtiyacı var.

Sanayi kirliliği konusunda sizlerin de bildiği gibi artık gündemimizde “Yeşil Mutabakat” süreci var ve bu konu, önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği’nin izleyeceği politikaların merkezinde yer alarak, tüm iç ve dış politika süreçlerimizi de etkileyecektir.

Ticaretinin yarısına yakınını AB ile gerçekleştiren ülkemizin, ticaret ve sanayi başta olmak üzere ilgili tüm alanlardaki politikalarına AB’nin atacağı adımları yakından takip ederek yön vermesi, uluslararası rekabetçiliğimizin korunması açısından da ciddi önem taşımaktadır.

 

 

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi olarak Ankara'dan baktığınızda nasıl bir Bursa görüyorsunuz?

 

Çok güçlü, her açıdan zengin ve şanslı bir şehir görüyorum ancak Bursa`nın sadece potansiyelini keşfetmeye ve özellikle başkentte lobi faaliyetleri konusunda çok daha etkin rol almaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

 

Tarım, turizm, ticaret dediğimizde Bursa ve Türkiye için hangi fırsatları yakalamamız gerekiyor?

 

Pandeminin küresel anlamda doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemediği hemen hemen hiçbir değişken, yapı, sistem ve sektör kalmadı diyebiliriz.

Salgın öncesi dönemin alışıldık ticari ilişkileri değişmekte, geleneksel tedarik zincirinde aksama ve kopuşlar yaşanmaktadır. Salgının arz ve talep dengesinde yarattığı şok, bir yandan dış ticaret hacminin azalmasına diğer taraftan da yenilikçi gelişmelerin kaydedilmesine neden olmuştur.

Salgının toplumsal ve ekonomik sonuçlarının yanı sıra, demografik, kültürel, yönetsel, sosyolojik, psikolojik, altyapısal boyutlarda önemli sonuçları bulunmakta. Nitekim, küresel ticaret hacminin küçüldüğü, ülkelere ilişkin büyüme beklentilerinin azaldığı, ürün güvenliği endişelerinin arttığı ve dijital ticaret trendlerinin ciddi ön plana çıktığı bu süreçte, ticaret de tüm araç ve mekanizmalarıyla dönüşmektedir.

Salgın döneminde dış ticaret faaliyetleri ve lojistikte karşılaşılan güçlükler, ihracatçı ve ithalatçı firmaları konvansiyonel ticaret yöntemlerinden dijital ticarete yakınlaştırmaktadır.

Türkiye’nin ve elbette ki gıda, otomotiv, imalat ve makine sanayinde ciddi potansiyel barındıran Bursa`nın, yeni ticari düzende özellikle enerji, tarım ve savunma gibi stratejik sektörlerde kendi üretimini gerçekleştirerek dışa bağımlılığı azaltan ve üstün olduğu sektörlerde temel tedarikçi konumunda olmayı hedeflemesi gerektiği kanısındayım.

 

Gençlik, Girişimcilik ve Kadın Yönetici kavramları konusunda görüşleriniz nelerdir?

 

Şüphesiz gelecek gençlerde ve son dönemlerin en gözde kavramlarından biri de girişimcilik. Birçok genç, parlak bir fikir bulup kendi işinin başına geçmek istiyor. Ancak iş sadece güzel bir girişim fikri bulmakla elbette bitmiyor. Girişimci olmak isteyen herkesin sahip olması gereken belli başlı özellikler var. Çünkü girişimcilik gerçekten farklı kabiliyetler de isteyen özel bir alan. 

Ben sadece bu konuda genç, girişimci, kadın ayrımı gözetmeksizin başarılı olmak isteyen herkese nacizane birkaç öneride bulunmak isterim; tutkulu, meraklı ve araştırmacı, ikna kabiliyeti yüksek, risk alabilen, hatalarından ders çıkarmayı bilen, değişime açık olan, iyi bir ekiple çalışan ve en önemlisi de büyük resme bakıp tavsiyeleri, tecrübeleri dikkate alarak asla pes etmeyen herkes, başarı kavramından beklentisi her ne ise onu er ya da geç yakalayacaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
mecidiyeköy yeni bayanlar şişli yeni bayanlar bakırköy yeni bayanlar halkalı yeni bayanlar avcılar yeni bayanlar şirinevler yeni bayanlar bahçeşehir yeni bayanlar taksim yeni bayanlar beşiktaş yeni bayanlar kartal yeni bayanlar kadıköy yeni bayanlar ümraniye yeni bayanlar anadolu yakası yeni bayanlar maltepe yeni bayanlar beylikdüzü yeni bayanlar pendik yeni bayanlar avrupa yakası yeni bayanlar kocaeli yeni bayanlar antalya yeni bayanlar ataköy yeni bayanlar eskişehir yeni bayanlar fethiye yeni bayanlar sakarya yeni bayanlar muğla yeni bayanlar malatya yeni bayanlar denizli yeni bayanlar konya yeni bayanlar kayseri yeni bayanlar ankara yeni bayanlar bursa yeni bayanlar izmir yeni bayanlar